26 Mayıs 2013 Pazar

şarap şişesiyle tek başıma

selam blogır alemi :) buraları çok çok çok boşladığımın farkındayım ama napayım mezun olmak kolay bişey değil ;) raporlar sunumlar makaleler havada uçuşuyo. tek başıma 3 kişilik işlerle uğraşıyorum. staj arkadaşım da öle boş boş takılıyo. ona da sinir oluyorum tabi o ayrı. neyse...

en son yazdıklarımdan sonra olaylara artık devam etmek istemediğime karar verdim. o partları yazarken bile çok fazla gerilmiş çok sıkılmıştım. bu yüzden devam etmeyeceğim. yeterince canım yandı yeterince canım sıkıldı. tekrar tekrar yaşamak da istemiyorum. yazsam yazardım ama tık yok. olaylar da bitmiyo zaten. şurdaki son anlarımı da olanlarla yaşamak istemiyorum. merak edenleriniz olabilir ama şuan ne yeri ne zamanı bence. önüme bakmaya çalışıyoum. sakince ve mutlu bir şekilde...

neyse blog, sadece istanbul için heyecanlıyım şu an. tek başıma istanbula gideceğim. konser de cabası zaten. gelen istekler üzerine istanbul dışı da ziyaretlerim olabilir ama kendilerine olayın maddi boyutunun el vermediğini ama el verirse de gelebileceğimi söyledim. artık işimiz anama babama ve ablama kalmış. bakalım kısmet :)

okulda aldığım tek dersten de sınavı olmuştuk. basit ve genel sormasına rağmen gene de korktum acaba kötü gelir mi diye!? 80 almışım vizeden mutlu oldum. artık önümde tek bir finalim var. sunumumu da geçen cuma hallettim. artık rahatım. şu raporlarımı da verseydim makalelerimi de tamamlasaydım çok güzel olucaktı ama pek yetiştiremiyorum. sanki patlak tekerle araba sürüyorum. en çok koyan bu. bi başkasını toplaya toplaya gitmek. staj arkadaşım çilem oldu bildiğin.

son olarak da hayatım tıkırında gidiyo. taciz telefonları alıyorum zaman zaman ama alıştım artık numaraya bakıp açmamaya. günler yaklaşıyo. istanbulda beni bir çok süprizin beklediğini düşünerek heyecanlanıyorum. tabi böyle bişey olmaması da ihtimal. neyse planlarımı hiç kurmadan gidicem. heyecanım var ama içimde sadece. en önemlisi yalnız gitmeyeceğim konsere yayık ayranım da bana eşlik edicek. en son konuştuğumuzda öyleydi tabi :)

şu an elimde bir kadeh şarap. şarap şişesini de yarılamışken yazıma son veriyorum. şu saatte yeni yaşımı da kutluyorum kendi çapımda. yalnız ve umutsuz bir şekilde kendi kendime mırıldanıyorum şuan. iyi ki doğdun panda. iyi ki doğdun. umarım bu yaşın mutlu eder seni...

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Kargaşa (part 2)

... kapıyı kitlediğini duyduktan sonra hem aklımda hem de vücudumda isyan çığlıkları atmaya başladı. anladım ki her zaman olan yani korktuklarım başıma geldi gene. gitmiyosun hadi bakalım derken ki ciddiyetini anlmıştım ama hayır olamaz diyip öyle de bakakalmıştım. eşyalarımı yerden alıp devam etmek istedim. beni hafifçe itti duvara. sonra napıyosun sen dedim. artık hem içimi korku kaplamıştı hem de kızmaya başlamıştım. şuan düşünüyorum da aslında ona kızdığımı düşünsem de kendime de kızmıştım o an. neden çıkıp gitmedin diye. tekrar kapıya doğru yöneldim ama bu sefer hem korku hem de kızgınlıkla. beni bi daha itti. bu sefer daha sert ittirdi. hafif dengem kaydı. toparlandım ve bağırmaya başladım. ne yaptığını sanıyosun sen çekil kapının önünden gidicem ben!!?

bu sefer ben de biraz sert hamle yaptım kapıya doğru. önce beni itmeye çalıştı. sonra da ardı ardına sürekli göğsüme vura vura itmeye başladı. canım yanıyodu fakat direnmek istedim. direnemedim ve sırtımı duvar köşesine çarpıp yere düştüm.kafamı can acısından kaldırıp hemen bakamadım ama soluğunu duymamak elde değildi. öyle güçlü ve sinirli soluyodu ki nefesini tepemde hissediyodum. kafamı kaldırdım. hem sırtım hem de göğüs kafesim acımıştı. normalde fiziksel dayanıklılığıma güvenirim ama bu seferki böyle olmamıştı. kafamı kaldırınca göz göze geldik ve hayatımda ilk defa bu kadar korkunç bir yüz gördüm. suratı sinirden kasılmıştı. gözleri ise sinirden yuvalarından fırlıcaktı. alnı kırış kırış olmuştu kendini sıkmaktan. işte o an burada canımı ne kadar yakmak isteyebileceğini gördüm. kafasından neler geçtiğini anlamasam da canı yandığı için benim de canımı 10 kat fazla yakıcaktı bundan emindim. 

kalktım oturduğum yerden. daha fazla bişey yapmasın diye uzaklaştım ondan hemen. koltuğun koluna oturdum. o da biraz sakinledi ve kapının önüne oturdu. bi süre öyle sessiz oturduk. ben de her an için hazırlıklı olmalıyım diye kendi kendime konuşmaya başladım. sinirlerim çok bozuldu. mutfak dibindeydi ve bir bıçak alıp gelebilirdi her an. öyle bişey olursa kendimi nereye kitlesem ya da terasa kaçıp yardım mı istesem diye düşündüm. hangisinin daha mantıklı olabileceğini düşünürken birden konuşmaya başladı. 

aramızdakini kaybetmek istemiyorum dedi. ben de direk sert çıkmak işe yaramaz diye düşünüp bişey demedim. içimden aramızdakini zaten bitirdim ve şuan sen de üstüne tüy diktin demek geçiyodu ama sustum. bir sürü şeyler anlatmaya başladı. gelecekten bahsetti. olabilecek gelecekten. tabi tüm bunlar bu hale gelmeseydi evet belki öyle olabilirdi. sen çalışıcaktın ben çalışıcaktım yeticekti bize paramız. istanbula gidicektik. 60 yaşında bile beraber olucaktık dedi. sonra neden demeye başladı. bu sefer susamazdım. bendeki herşey bitti anlasana dedim. ne bitti dedi. aşk sevgi aramızdaki duygu yok artık bende dedim. bişeyleri toparlayabiliriz. istiyosan git evinde kal burda kalmak zorunda değilsin dedi. senin evde kalırız orda yaşarız sen nası istiyosan öyle olsun dedi. ben de bunlar için çok geç dedim. kafamda düşünüp durduğum bişeydi bu son haftalarda dedim. ne sana yalan söylemek ne de kendime yalan söylemek istemiyorum artık dedim. ben seni kafamda aldattım zaten dedim. kafasını kaldırıp ozaman neden aşkım diye msj attın neden salı günü benle seviştin dedi. birden tekrar gözlerindeki o pis ifade geldi. kalktı ayağa ve bağırmaya başladı. madem bi başkası varken benimle nasıl sevişiyosun be dedi. adam olsaydın da sevişmeseydin diye bağırmaya başladı.

ben hiç bişey demedim. bok çıkarsın burdan dedi. artık burdasın hiç bi yere gitmiyosun dedi. nah çıkarsın bu evden dedi. ya benim ölüm çıkıcak ya senin dedi. kaldım öylece. sonra başkası mı var dedi biraz daha sakinleşerek. ben de başkası olması mı gerek dedim. evet dedi. ben de yok kimse dedim. kimse yoktu zaten benim için. kim o dedi. ben de ne farkeder ki illa birisi yok dedim. sinirlendim. izmirden istanbuldan ya da burdan olsa da adı da olsa da bişey değiştirmez dedim. hiç kimse yok ama sen beni anlamıyosun benim için bitti dedim. ağlamaya başladı. keşke beni aldatsaydın da bu duruma gelmeseydik dedi. ne?? ne diyosun sen dedim. gay ilişkiler gizli saklı olur dedi. gider istediğinle yatardın benim hiç haberim olmazdı ama şu huzurumuz da kaçmazdı dedi ağlayarak. panda nolur gitme nolur dedi. bak istiyosan açık ilişki de yaşarız dedi. sen kimle takılmak yatmak istiyosan takıl yat dedi. ben burdayım hep dedi. içimden iyice saçmalamaya başladı dedim.

öyle oturdu orda. sonra ağlama hali geçti yavaştan. tekrar sinirlendi. gitmiyosun amına koyayım çıkarmıyorum seni evden varmı lan diye bağırdı. kalktı yerinden. ürktüm ben de geri çekildim. çıkar eşyalarını amına koduğumun dedi bağıra bağıra. çıkarmıcam dedim. sırtımdaki çantaya hamle yaptı. geri çekildim. bu sefer saldırmaya ve beni gene itmeye başladı. bu sefer daha fazla güç kullanıyodu. çantamın sapına ulaştı ve asılmaya başladı. ben de onu ittim napıyosun dedim. sus amına koyayım dedi ve gene itmeye başladı. ben de itmek istedim onu. canım çok yanmaya başlamıştı. napıyosun diye bağırıp ittim. o da kollarımı tuttu.beni yere eğmeye çalıştı. ben direnince de saçımdan tuttu ve asılarak koltuğa fırlattı. koltuğa düşerken çantamı sırtımdan çekip çıkardı. saçımı hala tutup asılıyodu bi taraftan. bırakmadan önce saçımı kafamı ittirdi duvara doğru. kafam çarpmadı duvara ama sersemledim ve çok korktum. titremeye başladım. bu arada o da sırt çantamı yatak odasına koydu geldi.

bi taraftan titreyip bi taraftan ağlamaya başladım. eğer ki hayatım burda bitecekse ve ölüceksem acaba annem babamın ne zaman haberi olacaktı diye düşündüm. eğer bu olay ortaya çıkarlarsa gay olduğuma mı üzülecekler benim öldüğümemi diye düşündüm. o kadar kötü oldum ki ne ağlamamı ne de titrememi durdurabiliyodum. içeri gelince tekrar yalvarmaya başladı. ben ise korkudan ne yaptığımı hatırlamıyodum. olduğum yere çöktüm. kafam acıyodu göğsüm acıyodu. onların acısı koymuyodu o an bana. ben orada öleceğimi düşünerek daha da kötü oldum. yalvarmaya devam ediyodu bi taraftan. benim iyice kötü olduğumu farketti heralde nolur ağlama dedi. bak ben kötü bi insan değilim sadece seni istiyorum sadece seni seviyorum dedi. daha da ağlamaya başladım. sözler canımı daha çok acıtmıştı. nolur sakinleş kendie gel konuşalım nolur beni bırakma demeye başladı. benim sakinleşecek bi halim yoktu tabi. hatırladıkça hala mideme kıramplar giriyo tekrar. 

sonra bi su iç nolur panda nolur dedi. gitti mutfaktansu aldı geldi. ben olduğum yere çökmüş titreyip bi taraftan da ağlıyodum. suyla yanıma geldi ama o kadar korkmuştum ki kaçtım ondan. gelme dedim. benim öyle yaptığımı görünce daha da kötü oldu lütfen demeye başladı. kaçtım. duvara kadar kaçmışım başka kaçıcak yerim yoktu. lütfen seni sakinleştirmeme izin ver dedi. sarılabilir miyim dedi. kolarını açıp üzerime gelince korkum bi daha arttı. hayır diyebildim ağlayarak. sarılmaya çalıştı ama ben titreyip ağlamaktan başka bişey yapamadım. sarıldı ama git diye bağırabildim sadece. 

sonra tamam sakin ol lütfen ağlama bi su iç dedi. suyu uzattı ama bardağı tutamadım. ellerim arasında bardak titreyip durdu. suyun yarısı yere döküldü. bardağı tutup ağzıma götürdü. su ağzıma girdi ama içemedim yutamadım. ağzımdan geri yere döküldü. beni elimden tutup salonun ortasına götürdü. tamam sakin ol. al anahtarı da aç kapıyı git dedi. seni zorla tutamam burda nolur ama ağlama dedi. nolur lütfen ağlamana dayanamam dedi. bardağı elime verdi. su içmeye çalıştım biraz ama ağlarken pek mümkün olmadı. sonra anahtarı cebime koydu tamam git dedi. ben kıpırdayamadım. gel bi elini yüzünü yıkayalım dedi. elimden tuttu banyoya götürdü. suyu açtı. elimi suya uzattım ama yüzüme göüremedim. suyu yüzüme çarptı. enseme falan sürdü elini. kendime geldim biraz ama ne ağlamam kesildi ne de titremem. sonra yatak odasına gidip eşyalarımı getirdi kapının önüne koydu. kapıya doğru yürüdüm. anahtarla kilitleri açtım. kapıyı açmadan önce son kez sarılabilirmiyim dedi. üzerime gelmeye başlayınca tekrar korktum. bağırmaya başladım. hayır hayır diye. sarıldı ama bu sefer. ben sarılamadım. hala titremeye devam ettim. 

uzaklaştı benden. kapıyı açtım. eşyalarımı almaya çalıştım ama alamadım. dermanım kalmamıştı. sonra bi gayret aldım eşyalarımı. açtım kapıyı. arkamdan baktı ve ağlamaya başladı. ben kapıdan çıktım. sürüne sürüne kapıya geldi. kapının önünde yerde dört ayak üzerinde gitme dedi. bişey demedim ve ağır ağır çıktım ordan merdivenlerden inmeye başladım. arkama bakmadım bi daha. dışarı çıktım. hala titriyodum. sonra terasa çıkmış arkamdan bağırdı panda diye. ben de baktım son kez. nolur der gibi baktı. arkamı döndüm yürümeye başladım. sırt çantam çok ağırdı. 2 tane torba vardı elimde ama sanki 50 kiloydu ikisi de. sigara içmek istedim önce çıkaramadım. sonra alıp bi tane yakmak istedim. çakmağı yakamadım önce. sonra yaktım. bi nefes çektim. telefonumun titrediğini farkettim o an. vangörlüm msj at demişti çıkınca. baktım bissürü arama ve msj vardı. vangörlüme msj attım şimdi çıktım diye.  oda eve gidince beni ara dedi. tamam yazamadım. kankam msj atmıştı ama cvp yazacak halim yoktu. eve yürüdüm. eve girince tüm elimdekiler yere bıraktım. yatağa girdim. tabi aramalar hiç susmadı. cevap verdim vermedim falan. msj attı. yok dedim yok bitti. 

sonrasında tam aramalar duruldu derken vangörlümü aramam lazım dedim. kız perişan oldu orda meraktan dedim. aradım evdeyim iyiym dedim. konuştuk olanları anlattım. o da sakın evde yalnız kalma dedi. ev arkadaşlarım vardı zaten. yatağa girdim titriyodum hala. sonra baya çok aradı. en sonunda açtım. ağladı zırladı bi ton şey söyledi. hayır dedim. annem arıyo açamıyorum dedi. ben de aç kadın meraklanmıştır dedim. açamam arayamam bu halde dedi. ben arıyorum ozaman dedim. annesini aradım. kadın merakından ölmüş tabi. neyse en uygun dille anlattım. arkadaşlığımız bitti dedim. arkadaş olmak istemiyom onla artık dedim. bi ton soru sordu bana tabi. açıkladım az çok sonra kapattım. onu aradım anneni ara dedim arayamam dedi. ara dedim kadın meraktan ölmüş dedim. sonra işi gelmezsen intihar ederime getirdi. saçmalama dedim. çat diye yüzüme kapattı. 

bi ton daha konuşma oldu ama yazamayacağım artık onları. en son annesini aramış konuşmuşlar falan. sonra da beni aradı özür diledi. bi daha msj atmıcam dedi ama tabi paso msj attı. açmadım da cvp vermedim de. fakat ertesi gün...

(part 2)

2 Mayıs 2013 Perşembe

Başlangıç

selam blogır alemi. nasılsınız canlar? beni soracak olursanız iyiyim bende daha doğrusu iyi gibiyim.  toparlıyorum yavaştan. memlekete kaçtım kendimi toplamak için iyi de oldu. geçen günlerde de izmire gittim çete olarak toplaştık. sohbet muhabbet ve arkadaşlar bana iyi geldi. burdan hepsine tekrar teşekkür ediyorum. çok değerli insanlar benim için hepsi. maille de yanımda olanlar size de çok teşekkür ederim

ayrılık konusunda yaşananları hatırlamak çok acı bişey. bunu herkes biliyodur zaten. o yüzden biraz kendime zaman vermek istedim. bazı anıları hatırlamak insanı hiç de iyi bi hale sokmuyo biliyosunuz.

neyse olayın başına başlangıcına gelirsek, 1 hafta boyunca onun evinde kalmamıştım zaten annesi var diye. sonrasında memlekete gitti kendisi 5 günlüğüne. bu süreçte bol bol düşünecek vaktim olmuştu. zaten benim için iyi gitmeyen bi durumdu. bunu daha önce yazmıştım. neyse geçen hafta salı günü memleketten geldi. sabah aştide karşılamaya gitmedim. canım gitmek istemedi. neyse sabah olunca aradım indin mi diye indim dedi. uyucam şimdi dedi soğuk soğuk sonra görüşürüz dedi kapattım. ben de uyudum tekrar. sonra öğlen kalktım eşyalarımı hazırladım gittim kahvaltılık bişeyler aldım. evine gittim. anahtarla kapıyı açtım. baktım uyuyodu. ben de üzerimi değiştirdim yanına yatağa girdim. uyandı tabi hemen. niye geldin dedi. yataydın evinde rahatını bozmayalım dedi. bende bişey demedim sustum. artık triplerine cevap vermekten yoruldum çünkü. 

uyuduk uyandık. kahvaltılık bişeyler hazırladık. tabi sürekli bana adımla hitap ediyo kendisi. ben de isimle hitap etmeye başladım. öle dizi izle falan derken akşam oldu. arada bunun omzuna yattım ama baktım ki hiç aynı şey değil öncekiyle. neyse akşam oldu. biraz oynaştık. şimdi burda bu kadar soğuksun neden oynaştın diyenleriniz olucaktır. o da sordu zaten sonrasında da. o an hiç canım istemediği halde bişeyler yapmaya başladı. öpmeler sarılmalar falan. doğrusunu söylemek gerekirse doğru düzgün bile sertleşmemiştim. boşaldı boşalttı beni de. o gece uyuduk tabi. ben pek rahat uyuyamadım çünkü düşünceler beni bırakmamıştı. döndüm durdum sürekli. sonra uyumuşum. sabah oldu kalktık o daha önce kalktı işe gitmek için. giderken de beni öyle bi öptü ki hiç bu kadar zorlanmamıştım daha önce öperken. bu seferki bana biraz zor ve istemsiz gelmişti benim için. sonra çıktı o. ben de hazırlandım servise bindim kuruma geldim. kafam hala allak bullak. tam kuruma giricem bi msj geldi. seni çok seviyorum biliyomusun diye. ben de biliyorum dedim sadece. kuruma girdim. kurumdaki uzman arkadaşlar yoktu o gün. ben de geçtm bilgisayarın bitanesine oturdum açtım. gmaili açtım. öle o ne bu ne derken onun yazdığını gördüm. naber napıyon falan derken olay ben sana küsüme geldi. bana kızgınmış küsmüş kendisi. neden diye sordum yok yanıma gelmedin yok karşılamadın yok gitmedin yok bilmem ne. tamam dedim benim de işim vardı gece uyuyamadım sabah da uyanamadım dedim. sonrasında sen zaten bu aralar bi soğuksun yok şöylesin yok böylesin falan demeye başladı. ciddi ciddi soruyorum ayrılmak mı istiyosun dedi ben de evet dedim.

sonrasında içim içime sığmadı midem ayrı ağrıyo kafam ayrı ağrıyo tabi. iyi hissetmedim kendimi. acaba yanlış mı yapıyorum dedim. çıktım bi sigara içmeye. bu arada vangörlümü aradım. ona da anlattım olanları. acaba yanlış mı yapıyorum dedim ona da. konuştuk baya bi. sinirimden ağladım. kendime kızdım. ayrılmak aklında vardı bunun geleceği günü görmüştün dedim kendime ama şuan niye bu pişmanlık? neden bu üzüntü? tamam her daim kötü şeyler yaşamadık ama sonuç itibariyle bi gelecek göremedim ben onda. içim sıkıldı çokca. tabi vangörlüme de söyledim bunları. zorlu bi süreç olduğunu anlattı. sağolsun her zamanki gibi yanımdaydı. dinledi  beni. yol gösterdi.

telefonu kapattıktan sonra da stajda duramayacağımı anladım ve izin istedim. izin verdiler. aklımdaki tek şey artık bittiği, o eve gidip eşyalarımı toplamam gerektiği ve telefonu açmamam gerektiğiydi. eve gitmek için otobüse bindim. bu arada telefonum susmuyo tabi sürekli aramalar sürekli msjlar. telefona cevap vermedim ama msj atınca cevap vermek zorunda kaldım. artık onun da anlaması için msjlarımda gayet açık oldum. bittiği söyledim sürekli. bunun üstüne sürekli aradı sürekli aradı. duygu sömürüsüyle son kez konuşmak istediğini söyledi. tamam dedim açtım telefonu. konuştuk. neden sıraladı nerde hata yaptık dedi. ben de ona kendisinin bi suçu olmadığını benim sevgimin duygumun bittiğini söyledim. inanmadı sürekli nolur lütfen dedi. 

telefonu kapattım. metroya indim eve geçtim. içeri girdim eşyalarımı topladım. bu arada msj geldi ondan. biraz bekle ben de eve geliyorum. seninle son kez konuşmak istiyorum dedi. lütfen son kez görmek istiyorum dedi. tamam dedim. bi taraftan da aklıma bi ton şey geliyo. bu beni eve kitler keser bişeyler yapar diye. çünkü en sinirli anında da yanında olduğum birisi için nasıl bi durumda olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. muhtemel bi arıza çıkartıcak dedim. haklı olarak da arıza çıkartabilir tabi ama iş bana ve kendisine zarar verme boyutuna geleceğini bildiğim için içim hiç rahat değildi. eşyalarımı topladım. vangörlümle konuştum. o da evde bekleme dedi. daha önceki sevgilisine yaptıklarını anlamışmıydım bilmiyorum ama olayın özeti şöyle ki adamı dövmüş, adamı sevgilisinden ayırmış, üstüne 2 gün adamı evde tutup bi de ilaç içerek intihar etmeye kalkışmış adamın evinde. bunları nerden biliyosun diceksiniz biliyorum. safım salağım ama sevgilim ne olduğunu da öğrenmiştim. işte bunlardan korktum bende. vangörlümü de panik yaptırttım. evden çık dedi. ben de tamam dedim aldım eşyalarımı çıktım. bu arada vangörlüme de konuşucaz dedim. o da evin adresini istedi. ne olur ne olmaz senden 2 saat içinde haber alamazsam polisi ararım dedi. tamam dedim ben de. neyse apartmanın içinde bekledim. geldi. suratıma baktı. napıyosun sen dedi. burda olmaz dedi aldı eşyaları elimden yukarı çıkmaya başladı. ben de yukarı çıktım peşinden. içeri girdik oturduk konuşmaya başladık. ağladı tabi. ben de ağladım. sonuçta kolay bi durum değil. anlattım. benden bi neden istedi. ben de nedenlerimi söyledim. haklısın dedi daha önceki ilişkimde de ben senin hissettiğin gibi hissetmiştim dedi. nolur lütfen gitme dedi ama artık bişey konuşmak istemiyodum. aldım eşyalarımı kapıya gittim. ayakkabılarımı giydim. tam torbalarımı alıcam bana evin içinden bi laf söyledi. ben de cevabını vermek için içeri girdim. keşke girmeseymişim. keşke o an o kapıdan çıkıp gitseydim dedim kendime sonra. içeri girince elimden eşyaları aldı evin içine fırlattı. ben napıyosun diyip içeri girdim eşyaları toplamaya başladım. bu arada arkamdan kapı kilit sesi geldi. kafamı çevirdiğimde kapının bütün kilitlerini kitlemişti. ben de öyle kalakalmıştım. 

(part 1)