23 Mayıs 2012 Çarşamba

beklenmeyen misafir

öncelikle dünkü yazıdan sonra bunu yazacağımı hiç düşünmemiştim ama olaylar çok farklı gelişti.
neyse dünden başlayalım gene. dün o kadar kötüydüm ki o kadar msj yağmurundan sonra bitti lafını duymak çk koymuştu bana. ortada bi neden bile yokken. hatta cesaret edip sormuştum başkası mı var diye ama aldığım yanıt hayır oldu hep. bana bi neden söyle neden bitti dediğimde ise istemiyorum artık demişti. aklıma hiç bişey gelmemişti o an söylemek için. lütfen dedim nolur dedim. kabul etmiyorum bitmez bitemez dedim ama bitti dedi. 2 saat sonra yenilgiyi kabul etmiştim artık. attım telefonumu masanın üstüne ve düşünmeye başladım. belki de çoğumuzun hergün söylediği ya da söylediğimiz hoşçakal lafı beni daha önce hiç bu kadar acıtmamıştı. ne kadar derin bir kelime olduğunu duyduktan sonra anladım. neyse telefonu koydum masanın üstüne ve düşünmeye başladım. tüm günü geçen geceyi. aklıma hiç bi neden gelmiyodu. düşün sigara düşün sigara sigara ve tekrar düşün... hayatımda bu kadar yoğun düşündüğüm sadece 2 an olmuştu. birinde de ailem parçalanıyodu. 

neyse konumuz bunlar değil. geçen 2 saat boyunca nerdeyim nasılım hiç bi fikrim yokken kapının çalmasıyla kendime geldim. evde kimse yoktu tabi tek ben vardım. kalktım kapıyı açtım ve karşımda bitirdiğini söylemiş gözleri kan çanağında sevgilimi bulunca çok şaşırdım. ilk başta anlam veremedim. sevinsem mi acaba neden geldi e bitti demedi mi aslında bitmedi mi diye sorarken içeri buyur etmek aklıma geldi ve geç dedim. içeri girdik ve bana ilk bağırarak söylediği cümle telefonun neden kapalı dedi. şaşırdım. olayı anlayamadım ilk başta. telefonum mu kapalı hönk?? telefonuma baktım ve gayet de açık dedim ama sonra dank etti ki telefon çekmiyo. yerini değiştirmemle telefonun çekmesi bir oldu. ardı ardına 5 msj geldi bi anda. telefon kafayı yemiş gibi baktım ama saniyesinde geri döndüm. hala şaşkın şaşkın bakarken gözlerinden süzülen yaşları gördüm. içim parçalandı direk. ellerini tutmak istedim ama emin olamadım. hem sinirliydi hem de ağlıyodu ne yapacağımı bilemedim o an. sarılsam iticek beni diye çok korktum. neden telefonun kapalı dedi tekrar bağırarak. o an yaşadığımız zaman geri döndüm ve çekmemiş diyebildim. gene bağırarak bana ne kadar çok merak ettim seni haberin var mı diye bağırmaya başladı. ben kem küm edebildim sadece. olayın şokunu ve üstüne bağırmayı anlayamamıştım. öüzr diledim ve bilerek yapmadım. sen söyleyesiye kadar da haberim yoktu bak msjlarında şimdi geldi dedim. duyacağım lafı hiç tahmin etmemiştm ama adamın sikinde değil dedi ve ben gidiyorum dedi. bu sefer önüne geçtim ve sarıldım. sıkıca sarıldım fakat o sarılmadı ama öyle bir ağlamaya başladı ki daha da panik oldum. 10 dakika boyunca öyle kaldık. o ağladı ben sarıldım. sonrasında tekrar ciddileşti ve ben gidiyorum dedi birden. gene önüne geçtim ama bu sefer sarılamadım. bana bakışı çok ciddiydi ve cesaret edemedim açıkçası. 10 dakika daha konuştuk gitme kal lütfen beni bırakma desem de hiç sallamadı. 2. bi yenilgi daha panda dedim içimden. tamam diyebildim. kapıdan çıkmadan önce sadece son kez sarıl bana dedim. bunu bana borçlusun dedim. sarılmadı ama. zorla arkasından gidip sarıldım kapıyı açmadan önce. hiç bişey yapmadı ama gitmek içinde bi çaba harcamadı. tekrar gitme seni seviyorum dyebildim ama bu sefer ben de bağırdım. hiç bi cevap vermedi. yüzünü görsem öfke dolu olduğunu ya da belki de mutlu olduğunu anlayabilirdim. en ufak bir kırıntı bile banq yeterdi o an. lanet olsun ki (burda fuck diyorum) evin dış kapısından ses geldi ve beni bilmeyen ev arkadaşım anahtarı soktu. o an 2mizde toparlanmak zorunda kaldık. ondan ayrıldım o da hoşçakal dedi içimi acıtarak. arkasından sadece bakabildim gene. kapıyı kapattıktan sonra derin bi nefes aldım ve aklıma telefona gelen msjlar geldi. eski sevgilimden gelen son msjlar... açtım okudum. 5 msjın ilk üçü merak ettimle başlıyodu fakat son 2 msj beni bırakma ve seni seviyorum olunca ne kadar büyük bi hata yaptığımın farkına vardım. bırakmıcaktım ya da yanında o msjları okucaktım ama hiç aklıma gelmedi. yenilgiyi kabul etmek benim için her zman kolay olmuştu ama o msjlardan sonra direk telefona yapıştım ve aradım. tek sorduğum soru nerdesn olmuştu. tüm geceyi aynı soruyla geçirdim. yoldayım dedi. hangi caddedesin dedim sürekli hangi sokak?? hiç doğru dürüst cevap vermedi. bitti panda artık kabul et dedi sürekli. yüzleş bununla artık dedi. seni merak ettim evine geldim ama hata ettim dedi. tüm gece boyunca aynı... üstüme bi ceket aldım ki hala hastalık tam geçmedi çünkü. anahtarımı telefonumu ve ne olur olmaz diye cüzdanımı aldım çıktım apar topar. çorap falan giymeden giydim ayakkabımı çıktım. tüm yol boyunca koştum 2 tane cadde geçtim. telefonda sesi kötü ve başım dönüyo tamam artık konuşmak istemiyorum dedikçe nerdesin dedim nerdesin?? tüm ankara duyacak kadar dedim galiba. neyse 2 caddeyi toplamda 1 kilometre olabilir ama ben 10 dakikada koştum nerdeyse. sokak sokak aradım. nerdesin dedikçe beni bulamazsın bahçenin içine saklanırım bulmaman için gelme dedi sürekli. bense nerdesin... 2 koca caddeyi sürekli turladım. 1 aşşağı bir yukarı gezdim sürekli.  bulamadım. nerdesin diye sordukça sürekli bilmiyorum ya da yürüyorum cevabını almak beni tatmin etmedi. koşuşturdum koşuşturdum. en son büyük caddenin ortasında sırtımdan ter akarken etrafa bakınıyodum. bulamamıştım. halbuki gidebileceği tek yol oydu. yurda gidicekti ve başka bi yol yoktu. yanımda dumtıs müzikli bi araba geçmişti 5 dakka önce. sonra telefonun ucundan aynı müziği duydum. o an dank etti. ben çok hızlı çıkmıştım belki karanlıkta görmemiştim belki de cidden bi bahçeye dalmıştı ama benim gerimde kalmıştı. olduğum yerde durdum bekledim ve 5 dakika sonra yolun karşısından geçerken gördüm. direk yanına gittim ve beni görünce hayal kırıklığını yüzünden okudum. bişey söyleyemedim sadece benimle gel dedim ama inat bi insan olduğu için gelmedi tabi ve bitti artık dedi. bense tamam bitti ama seni dolmuşa bindirmek istiyorum sadece dedim hayır dedi. hem hastasın hem hava serin hem de deli gibi terlemişsin dedi. direk eve gidiyosun dedi bana ben gitmicem diyince de tamam metroyla giderm ben de ozaman ama sen eve gidiyosun dedi. tamam dedim fakat 5 dakka sonra vazgeçti. beni eve göndermek istedi artık yorulduğunu sıkıldığını ve kızdığını söyledi ve peşini bırakmamı söyledi ben de ilk başta kabul etmesem de tamam dedim. arkamı dönüp yürüyomuş gibi yaptım ama ağacın arkasına saklandım. 20 30 metre uzaklaşınca yolun karşısına geçtim ve takip etmeye başladım. durağa kadar telefonla konuştuk. inadımdan hiç bi zaman vazgeçmedim biliyomusun dedi ve vazgeçmicem dedi. ben de %1lik bi ihtimal de olsa vazgeçtin daha önce dedim ve benim için vazgeçtin dedim. o da bu sefer öyle olmıcak dedi. telefonda konuşa konuşa tartışa tartışa yürüdük. dolmuş durağına geldi ve artık kapatmak istiyorum dedi. şarjım bitiyo dedi. ben de bana yurda gidince msj atabilirmisin dedim. tamam diyebildi sadece. kapattı sonra.

 ben gene gizlice takip ettim. durağa geldik dolmuş geldi ama binmedi oturdu yere. sonra bi msj geldi. msjı gördükten sonra 10 adımlık saklanma yerimden çıktım. gittim yanına oturdum. son çabalarımı gene verdim ama olmadı. dolmuşa bindirdim ve son kez arkasından el salladım. artık büyük bi boşluk var içimde diyerek yürüdüm tüm yolu. koşunca 10 dakkada ama bu ağırlıkla yarım saatte yürüdüm eve kadar. yolda aklıma sürekli mutlu anılarımız geldi. panda dedim elinden geleni yaptın mı dedim içimden hep. terlemiş üşümüş içim acıyarak eve dönerken arayabileceğim birisi var mı diye düşündüm. saat 00.30 olmuş ve bigayı arasam uyumuştur belkide dedim aynı şekilde van görlümde uyumuştur dedim içimden. o an annemi bile aramak geldi içimden. tüm olanları anlatmak pahasına da olsa... ama arayamadım kimseyi sesimi bile çıkartamadım. sessiz sessiz yürüdüm sadece eve. içim acırken üşümüşken ve yalnızken kimseyi bu durumda ne uyandırmak ne de bu konuyla sıkmak istemedim. geri dönülmeyen yola girmiştim çünkü. eve 100 metre kalınca msj geldi. ben geldim yurda sen vardın mı diye. tamam diyebildim sadece. o da bi soru sordum dedi bende hayır daha gelmedim eve dedim. tamam gidince bana msj atarmısın dedi tamam diyebildim gene. hem kızgındım hem küskün. yolda bağırsam da ağlasam da bişey değişmicekti. hep onu düşündüm. hep onu. tam eve giricekken annem aradı. soğuk soğuk konuştum ders çalışıyorum dedim. o da tamam rahatsız etmeyeyim dedi. üzüldüm bi taraftanda çok mu sert çıktım diye. neyse anahtarı soktum kapıya ve açtım. salonun ışığı açıktı. beni bilen ev arkadaşım evdeydi. salona gittim ders çalışıyodu. ona da kıyamadım bişey söyleyemedim. hayırdır noldu yürüyüşemi çıktın dedi hayır dedim soğuk soğuk. sonra arkama bakmadan odama geçtim. kapıyı açtım ve ışıklar kapalıydı. ne ara kapttım ki dedim içimden. neyse dedim ışığı yakarken... ışığı açtım...

10 yorum:

One Girl Two Boy dedi ki...

Hah neyse ki sonunu biliyorum yoksa catlardim :) sizinkisi bir ask hikayesi siyah beyaz film gibi biraz dikenle Gül ateşle su gibi sizinkisi roman gibi biraz :))))

Unknown dedi ki...

ee anladık ki biz sonunu:D

Unknown dedi ki...

Okurken beni ara beni ara diye geçirdim içimden.. sonra sen de yazmışsın pandam benimmm :) arasaydın keşke.. bir daha olursa ara kaç olursa olsun...

ama neden böyle yıpratıyorsunuz birbirinizi? ah ben de sizin yerinizdeyekn bunları yaşadım.. sokaklarda sevgili aramaktan tutunda, psikologlarda sevgili kavgaları anlatmalara kadar... demek ki yaşanması gerekiyormuş.. şimdi olsa yapar mıyım yaparım belki ama tercih etmem...

çakmapekkan dedi ki...

niye yaaaaa! isyan ettim okurken, üzüldüm çok :( yalnız sonunu bilenler güldüğüne göre aranız düzelmiş. ama yine de üzüldüm :)

O Gay; Ben de... dedi ki...

umarım tüm bunların mantıklı bir gerekçesi vardır :/

İsveç'ten Sevgiler dedi ki...

okurken aklima ilk gelen; boyle bi'seye mecbur kalmasi. isteyerek yapmamis sanki de zorunluymus gibi. bilemedim simdi O.o

Gay Panda dedi ki...

bigayım çok istedim aramayı ama dediğim gibi bişeylerin kabulü ve gece o vakitte hiç bişeyin çözümü olmayacağını düşündükten sonra çok zordu benim için. ama neyse geldi geçti gitti ve inş bi daha da gelmicek ;)

Gay Panda dedi ki...

çakma pekkanım :) o gün bende isyan etmiştim zaten! evet sonu güzel oldu zaten yazdım şmdi ;) iyi okumalar :)

Gay Panda dedi ki...

o gayım tek çıkış noktası inat işte başka bi açıklaması yok. beyin o kadar yoğun çalışınca toz bile batıyo misali :)

Gay Panda dedi ki...

isveçlim :) yavrum yok ya bi zorlama falan yok. haaa şöyle olabilir beyin inat etme konusunda zorluyo onu ve kendi olmaktan çıkıyo işte :)