28 Mayıs 2012 Pazartesi

mini mini mimler part 2 :)

allahhh gene bir mim furyası gelmiş :) meşgulüz ya anacım napalım gönderildikten sonra baya bi vakit geçiyo yanıtlamak için :D neyse bana mimi gönderen van görl lakaplı prensese teşkür ederim burdan bildirileee :D
mime geçersek...

blog diyince aklıma ne geliyo??
valla blog diyince aklıma bi ton masalsı hayat hikayesi geliyo. bazen benzer olsa da bazen eşi benzeri olmayan durumlarla karşılaşabiliyosun. bi de bu ortak hayat paylaşma yeri gibi olarak düşünülürse bence bi nevi grup terapisi :) anlatıyoruz rahatlıyoruz birbirimize destek veriyoruz acıları paylaşıp gülüyoruz sosyal bir varlık olaak bilinçleniyor bilinçlendiriyoruz :)

bloglarda en fazla ne paylaşılıyor?
valla hayat hikayesi çok fazla paylaşılıyo ve bence bu iyi bişey :)

paylaşımda sınır olmalı mı sorusuna yanıt bile vermicem. sen ya da ben kim oluyorum da sınırlıyorum???

neyi paylaşıyosa insan aşırıya kaçar??
valla başkalarının hayatını zora sokacak ya da izinsiz herşey bence önemli ve aşırıya kaçan bi şey.

blog yazsaydın adı ne oludu ve ne hakkında yazardın?
gene adım panda olurdu ve yemek üzerine yazardım ;) chef panda ya da panda chef gibi bişeyler olabülüü :D

benim blog yazılarım hakkında ne düşünüyorsun?
valla van görlüm severek ailecenek okuyoruz diyorum :) oyum sana :P seviyorum yazılarını van görlüm. hüzün mutluluk hepsi bi arada bence blogunda.  hayata dair her duygu var sende ve yazılarında ;)

blogumu takip ediyomusun?
soru mu bu? yorumlarım sayılsın hemmen hoh! :D

bloguma 10 üzerinden kaç verirsin?
valla bloguna 10 üzerinden 9 verdim ve haftanın şıkı seçtim :D finalde bizimlesin yavrum :D :P 1 puan da yazım hatalarından kırıyorum. az dikkatli yaz be! ne bu acelen mi var beyb? ;)

mimi paslamam gereken bi ton kişi var mı emin değilim açıkta kalan falan varsa ya da ben bi daha yanıtlarım yavrum diyen varsa yazsın anacım. benden açık mim çeki :D :D


25 Mayıs 2012 Cuma

beklenmeyen misafir (part 2)

... ışığı açtım ve korktum. yatağımda birisi oturuyodu. gözleri şişmiş ve hala ağlayan sevgilim. çok şaşırdım. en son dolmuşa bindirdikten sonra ki arkasından baya uzun süre bakmıştım. dolmuştan da inmemişti. nası oldu da pat diye geldi ve eve nası girdi diye düşünürken aklıma geldi. beni bilen ev arkadaşım içeri almıştı muhtemelen ve olayları da bilmiyodu zaten. neyse gitmemi mi istiyosun lafıyla kendime geldim. o kadar şaşkın ve aynı zamanda düşünceli bakmışım ki onu orda istemediğimi zannetmiş akıllı sevgilim. kendime geldim ve  yoo istemiyorum sadece çok şaşkınım dedim. ben seni dolmuşa bindirdim ama... dedim. o da evet bindim hatta yurda bile gittim ama içeri girerken aklıma yaptığın bi şebeklik geldi dedi. hemen son dolmuşu yakaladım ve geri geldim. yakınlarda indim taksiye atladım geldim dedi. hala şoktayım tabi. ayakta bekliyorum öyle. yanıma gelmicekmisin dedi. kaldım öyle gene. verebileceğin tepki bu mu dedi. yok dedim hala şaşkınım hala kafam almıyo dedim ama gittim yanına oturdum. sarıldım hemen. o da bana sarıldı ve ağlamaya başladı. sıkıca sardım hiç bırakmıcak gibi ve başını öpüp okşadım. ağladıkça ağladı. susturamadım açıkçası. sonra kendine geldi biraz ve bana baktı. gözlerimin içine... sonra öptüm onu nefessiz kalıncaya kadar. özür diledi susturdum. ama hala kendimde değildim. bi duşa girmek istiyorum hala kendimde değilim, üşüyorum dedim. tamam dedi. ama duştan çıktıktan sonra seni burda bulamamaktan korkuyorum dedim. o da bi daha gitmicem seni bırakmıcam dedi ve gülümsedi.

kendimi sıcak suyun altına atmam iyi oldu. üşümüştüm ve garip hissediyodum. neyse çıktım duştan hemen. baktım notlarımı almış okuyo sevgülüm. hayırdır dedim. yarın sınavın var çalışman lazm dedi. öyle bi baktım ki ona :) sonra oturduk derse. daha doğrusu zorla oturttu. notlarımın bi kısmını bulmuş okumuş özet çıkarmış. ingilizce kısımları çevirmiş :) salak  dedim içimden ama mutlu da oldum. oturdum sevgilimle tekrar ders çalıştım ve sonra sarılıp uyuduk :)

tüm bunların açıklaması ne diye sorarsanız tek kelimeyle "inat" diyebilirim. çok inatçı olduğunu ve inat ederken gözünün hiç bişeyi görmedğini çok söylemişti. hatta bu konuda yardım almam gerek dedi bütün konuşma boyunca ve yardım alacağını söyledi. daha önce kimse için inadını kırmayan, ablasını inat uğruna ağlatan bi insan için bu durum çok hoşuma gitti. destekledim bende yardım  alması konusunda. neyse ne diyelim biz erdik muradımıza tekrardan siz çıkıverin bi zahmet kerevete :D

bugün sevgilim geliyo ve 6 tane de hedayeyle :) doğum günümün kutlanma havası 1 haftadır vardı ve bu 2 gün doruğa çıkıcak eminim özellikle de sevgilimleyken :) yarın ise doğum gününün patlama noktası. iyikine doğmuşum hoh!! öperim canlar :*

23 Mayıs 2012 Çarşamba

beklenmeyen misafir

öncelikle dünkü yazıdan sonra bunu yazacağımı hiç düşünmemiştim ama olaylar çok farklı gelişti.
neyse dünden başlayalım gene. dün o kadar kötüydüm ki o kadar msj yağmurundan sonra bitti lafını duymak çk koymuştu bana. ortada bi neden bile yokken. hatta cesaret edip sormuştum başkası mı var diye ama aldığım yanıt hayır oldu hep. bana bi neden söyle neden bitti dediğimde ise istemiyorum artık demişti. aklıma hiç bişey gelmemişti o an söylemek için. lütfen dedim nolur dedim. kabul etmiyorum bitmez bitemez dedim ama bitti dedi. 2 saat sonra yenilgiyi kabul etmiştim artık. attım telefonumu masanın üstüne ve düşünmeye başladım. belki de çoğumuzun hergün söylediği ya da söylediğimiz hoşçakal lafı beni daha önce hiç bu kadar acıtmamıştı. ne kadar derin bir kelime olduğunu duyduktan sonra anladım. neyse telefonu koydum masanın üstüne ve düşünmeye başladım. tüm günü geçen geceyi. aklıma hiç bi neden gelmiyodu. düşün sigara düşün sigara sigara ve tekrar düşün... hayatımda bu kadar yoğun düşündüğüm sadece 2 an olmuştu. birinde de ailem parçalanıyodu. 

neyse konumuz bunlar değil. geçen 2 saat boyunca nerdeyim nasılım hiç bi fikrim yokken kapının çalmasıyla kendime geldim. evde kimse yoktu tabi tek ben vardım. kalktım kapıyı açtım ve karşımda bitirdiğini söylemiş gözleri kan çanağında sevgilimi bulunca çok şaşırdım. ilk başta anlam veremedim. sevinsem mi acaba neden geldi e bitti demedi mi aslında bitmedi mi diye sorarken içeri buyur etmek aklıma geldi ve geç dedim. içeri girdik ve bana ilk bağırarak söylediği cümle telefonun neden kapalı dedi. şaşırdım. olayı anlayamadım ilk başta. telefonum mu kapalı hönk?? telefonuma baktım ve gayet de açık dedim ama sonra dank etti ki telefon çekmiyo. yerini değiştirmemle telefonun çekmesi bir oldu. ardı ardına 5 msj geldi bi anda. telefon kafayı yemiş gibi baktım ama saniyesinde geri döndüm. hala şaşkın şaşkın bakarken gözlerinden süzülen yaşları gördüm. içim parçalandı direk. ellerini tutmak istedim ama emin olamadım. hem sinirliydi hem de ağlıyodu ne yapacağımı bilemedim o an. sarılsam iticek beni diye çok korktum. neden telefonun kapalı dedi tekrar bağırarak. o an yaşadığımız zaman geri döndüm ve çekmemiş diyebildim. gene bağırarak bana ne kadar çok merak ettim seni haberin var mı diye bağırmaya başladı. ben kem küm edebildim sadece. olayın şokunu ve üstüne bağırmayı anlayamamıştım. öüzr diledim ve bilerek yapmadım. sen söyleyesiye kadar da haberim yoktu bak msjlarında şimdi geldi dedim. duyacağım lafı hiç tahmin etmemiştm ama adamın sikinde değil dedi ve ben gidiyorum dedi. bu sefer önüne geçtim ve sarıldım. sıkıca sarıldım fakat o sarılmadı ama öyle bir ağlamaya başladı ki daha da panik oldum. 10 dakika boyunca öyle kaldık. o ağladı ben sarıldım. sonrasında tekrar ciddileşti ve ben gidiyorum dedi birden. gene önüne geçtim ama bu sefer sarılamadım. bana bakışı çok ciddiydi ve cesaret edemedim açıkçası. 10 dakika daha konuştuk gitme kal lütfen beni bırakma desem de hiç sallamadı. 2. bi yenilgi daha panda dedim içimden. tamam diyebildim. kapıdan çıkmadan önce sadece son kez sarıl bana dedim. bunu bana borçlusun dedim. sarılmadı ama. zorla arkasından gidip sarıldım kapıyı açmadan önce. hiç bişey yapmadı ama gitmek içinde bi çaba harcamadı. tekrar gitme seni seviyorum dyebildim ama bu sefer ben de bağırdım. hiç bi cevap vermedi. yüzünü görsem öfke dolu olduğunu ya da belki de mutlu olduğunu anlayabilirdim. en ufak bir kırıntı bile banq yeterdi o an. lanet olsun ki (burda fuck diyorum) evin dış kapısından ses geldi ve beni bilmeyen ev arkadaşım anahtarı soktu. o an 2mizde toparlanmak zorunda kaldık. ondan ayrıldım o da hoşçakal dedi içimi acıtarak. arkasından sadece bakabildim gene. kapıyı kapattıktan sonra derin bi nefes aldım ve aklıma telefona gelen msjlar geldi. eski sevgilimden gelen son msjlar... açtım okudum. 5 msjın ilk üçü merak ettimle başlıyodu fakat son 2 msj beni bırakma ve seni seviyorum olunca ne kadar büyük bi hata yaptığımın farkına vardım. bırakmıcaktım ya da yanında o msjları okucaktım ama hiç aklıma gelmedi. yenilgiyi kabul etmek benim için her zman kolay olmuştu ama o msjlardan sonra direk telefona yapıştım ve aradım. tek sorduğum soru nerdesn olmuştu. tüm geceyi aynı soruyla geçirdim. yoldayım dedi. hangi caddedesin dedim sürekli hangi sokak?? hiç doğru dürüst cevap vermedi. bitti panda artık kabul et dedi sürekli. yüzleş bununla artık dedi. seni merak ettim evine geldim ama hata ettim dedi. tüm gece boyunca aynı... üstüme bi ceket aldım ki hala hastalık tam geçmedi çünkü. anahtarımı telefonumu ve ne olur olmaz diye cüzdanımı aldım çıktım apar topar. çorap falan giymeden giydim ayakkabımı çıktım. tüm yol boyunca koştum 2 tane cadde geçtim. telefonda sesi kötü ve başım dönüyo tamam artık konuşmak istemiyorum dedikçe nerdesin dedim nerdesin?? tüm ankara duyacak kadar dedim galiba. neyse 2 caddeyi toplamda 1 kilometre olabilir ama ben 10 dakikada koştum nerdeyse. sokak sokak aradım. nerdesin dedikçe beni bulamazsın bahçenin içine saklanırım bulmaman için gelme dedi sürekli. bense nerdesin... 2 koca caddeyi sürekli turladım. 1 aşşağı bir yukarı gezdim sürekli.  bulamadım. nerdesin diye sordukça sürekli bilmiyorum ya da yürüyorum cevabını almak beni tatmin etmedi. koşuşturdum koşuşturdum. en son büyük caddenin ortasında sırtımdan ter akarken etrafa bakınıyodum. bulamamıştım. halbuki gidebileceği tek yol oydu. yurda gidicekti ve başka bi yol yoktu. yanımda dumtıs müzikli bi araba geçmişti 5 dakka önce. sonra telefonun ucundan aynı müziği duydum. o an dank etti. ben çok hızlı çıkmıştım belki karanlıkta görmemiştim belki de cidden bi bahçeye dalmıştı ama benim gerimde kalmıştı. olduğum yerde durdum bekledim ve 5 dakika sonra yolun karşısından geçerken gördüm. direk yanına gittim ve beni görünce hayal kırıklığını yüzünden okudum. bişey söyleyemedim sadece benimle gel dedim ama inat bi insan olduğu için gelmedi tabi ve bitti artık dedi. bense tamam bitti ama seni dolmuşa bindirmek istiyorum sadece dedim hayır dedi. hem hastasın hem hava serin hem de deli gibi terlemişsin dedi. direk eve gidiyosun dedi bana ben gitmicem diyince de tamam metroyla giderm ben de ozaman ama sen eve gidiyosun dedi. tamam dedim fakat 5 dakka sonra vazgeçti. beni eve göndermek istedi artık yorulduğunu sıkıldığını ve kızdığını söyledi ve peşini bırakmamı söyledi ben de ilk başta kabul etmesem de tamam dedim. arkamı dönüp yürüyomuş gibi yaptım ama ağacın arkasına saklandım. 20 30 metre uzaklaşınca yolun karşısına geçtim ve takip etmeye başladım. durağa kadar telefonla konuştuk. inadımdan hiç bi zaman vazgeçmedim biliyomusun dedi ve vazgeçmicem dedi. ben de %1lik bi ihtimal de olsa vazgeçtin daha önce dedim ve benim için vazgeçtin dedim. o da bu sefer öyle olmıcak dedi. telefonda konuşa konuşa tartışa tartışa yürüdük. dolmuş durağına geldi ve artık kapatmak istiyorum dedi. şarjım bitiyo dedi. ben de bana yurda gidince msj atabilirmisin dedim. tamam diyebildi sadece. kapattı sonra.

 ben gene gizlice takip ettim. durağa geldik dolmuş geldi ama binmedi oturdu yere. sonra bi msj geldi. msjı gördükten sonra 10 adımlık saklanma yerimden çıktım. gittim yanına oturdum. son çabalarımı gene verdim ama olmadı. dolmuşa bindirdim ve son kez arkasından el salladım. artık büyük bi boşluk var içimde diyerek yürüdüm tüm yolu. koşunca 10 dakkada ama bu ağırlıkla yarım saatte yürüdüm eve kadar. yolda aklıma sürekli mutlu anılarımız geldi. panda dedim elinden geleni yaptın mı dedim içimden hep. terlemiş üşümüş içim acıyarak eve dönerken arayabileceğim birisi var mı diye düşündüm. saat 00.30 olmuş ve bigayı arasam uyumuştur belkide dedim aynı şekilde van görlümde uyumuştur dedim içimden. o an annemi bile aramak geldi içimden. tüm olanları anlatmak pahasına da olsa... ama arayamadım kimseyi sesimi bile çıkartamadım. sessiz sessiz yürüdüm sadece eve. içim acırken üşümüşken ve yalnızken kimseyi bu durumda ne uyandırmak ne de bu konuyla sıkmak istemedim. geri dönülmeyen yola girmiştim çünkü. eve 100 metre kalınca msj geldi. ben geldim yurda sen vardın mı diye. tamam diyebildim sadece. o da bi soru sordum dedi bende hayır daha gelmedim eve dedim. tamam gidince bana msj atarmısın dedi tamam diyebildim gene. hem kızgındım hem küskün. yolda bağırsam da ağlasam da bişey değişmicekti. hep onu düşündüm. hep onu. tam eve giricekken annem aradı. soğuk soğuk konuştum ders çalışıyorum dedim. o da tamam rahatsız etmeyeyim dedi. üzüldüm bi taraftanda çok mu sert çıktım diye. neyse anahtarı soktum kapıya ve açtım. salonun ışığı açıktı. beni bilen ev arkadaşım evdeydi. salona gittim ders çalışıyodu. ona da kıyamadım bişey söyleyemedim. hayırdır noldu yürüyüşemi çıktın dedi hayır dedim soğuk soğuk. sonra arkama bakmadan odama geçtim. kapıyı açtım ve ışıklar kapalıydı. ne ara kapttım ki dedim içimden. neyse dedim ışığı yakarken... ışığı açtım...

22 Mayıs 2012 Salı

20 Mayıs 2012 Pazar

alkışlarla yaşıyosun bademcik!

valla helal olsun! saklambaç oynayan bademciklerim var duyun a dostlar. gene sınav dönemi ve gene şişmiş bademcikler. tebrik ediyorum bademciklerim benden tüm küfürleri yediniz. eee ne bekliyosunuz madalya takmamı mı? finaller, sadece ben değil bademciklerimle birlikte geliyoruz aç kapıyı bebeeeğem :/

18 Mayıs 2012 Cuma

Sevgiliye...

Ey sevgili seni tanıdığım günü hala aklımdan çıkaramıyorum. ilk gördüğüm an ne şebek lan bu demiştim içimden. hala da diyorum gerçi :) msndeki benim inatçı tavrım ve cam açmamam... seninse sapık muamelesi gördüğünü söyleyip durman... fotoğraflar... munzur gülüşlü, süpermenli, gepetto usta halli ve dahası... fotoğraflar çok şey anlatıyormuş meğersem. senin beni tamamlayacağını ve hayatımın neşesi olacağını daha o zaman anlamalıydım ey sevgili. gerçi sen beni çok farklı yerden vurarak başladın işe. pervaneler dedin başımı döndürdün daha ilk dakikadan. işte o zaman anladım seni, beni ve 2mizi. ben sana aittim sen de bana. pervanelere dönmüştük birbirimizi görünce. bunu ilk buluşmamızda da anlamıştım. o kadar heyecanlı anlatıyodun ki kendini hiç durdurmak istemedim. sadece seni dinledim bütün gün ey sevgili. arada 1-2 soru sormam yetiyodu heyecanını hep aynı seviyede tutmana ve ben senin o heyecanını gördükçe daha da mutlu oluyordum. 

ilk zamanlarımızı hatırlıyorum da cafe crownu talan etmiştik bildiğin. her daim orada buluşmalar, garsonların bizi el ele yakalama telaşesi ve bizim el ele tutuşma telaşemiz... iki deliydik aslında. ne kadar korksak da yakalanıcaz diye en ufak bi el teması için bile ortalığı yıkıyoduk. 1 hafta boyunca aşındırmıştık hem yollarını hem de koltuklarını cafe crownun. artık herkes gözümüzün içine bakıyodu ama biz birbirimize bakmaktan kendimizi alamıyoduk ey sevgili. çok şey konuştuk geçen süreler içinde çok şey paylaştık çok tartıştık ve çok sevdik. birbirimizi ne kadar kırsak da hiç bi zaman aklımızdan geri dönüp gitmeyi seçmedik. birbirimizi zaman zaman karşımıza da alsak sonrasında baktık ki yan yanayız aslında. hatta el ele, yüz yüze, göz göze ve dudak dudağa...

şunu hiç unutmayacağım ey sevgili, 4 gün boyunca bende kalmıştın. çok güzel bi 4 gündü benim için. seninle neler neler yapmadık :) öhööm... neyse devam ediyorum. aynı evin içinde kimse olmadan (nerdeyse) 4 gün geçirdik. tatil havasında ya da balayı havasında gibi... çok güzel vakit geçirmiştik. mükemmel bir 4 gündü. unutamıyorum hiç o günleri. birlikte bulaşık bile yıkamıştık :) 

gelelim bu güne :) bugünün bizim için anlamının büyük olduğunu biliyorum ve bugün yaşadıklarını da biliyorum. hayatlarımızda mutlaka böyle şeyler yaşıcaz ama bana attığın 2. ay mesajıyla o kadar mutlu ettin ki beni anlatamam ey sevgili. aslında bütün sevincim onaydı. doğum günü hikaye aslında ey sevgili. ilk günde yanımdaydın 2 ay sonra da... süpriz bi şekilde doğum günü kutlaması yapsalar bile bana, ben sensiz neyleyim doğum gününü. içimden hep sevgilimi geçirdim tüm gün. sabahı akşamı farketmez ;) sabah dua ettim görüşmen için akşam gel dedim içimden hep gel dedim ey sevgili. gelmedin ama 2. ayımızı kutladın ya ben daha ne diyim. doğru adamı sevmişim seviyorum ve seveceğim. bu 2. ay da olsa 3. ay da olsa 3. sene de olsa böyle devam etsin istiyorum ey sevgili. pervane olarak başladık ve öyle devam etsin. ben sana pervane sen bana pervane... 

seni seviyorum aşkım bitanem sevgilim ve SİD'im :) hep benim ol hep benimle ol tamam mı?


bu şarkı benden bize gelsin ey sevgili. seni çok seviyorum!

ben balarısı gibiydim senden önce
bak pervanelere döndüm seni görünce
yana yana kül olsam her an 
yine de senden ayrılamam
yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam
yana yana kül olsam her an
yine de sensiz yaşayamam
bin yıl yaşasam yine sana doyamam

16 Mayıs 2012 Çarşamba

kutlu MUTLU şutlu olsuuun :)

ev oğlancığım benim doğum günü çocuğuuuu :) nice mutlu yaşlaraaaa :D blogır dünyasının en mutlusu ol inş :) yeni yaşınla yeni yeni insanlar tanı ve mutlu ol bu insanlarla :) meğerse blogun senin evinmiş :D :D


kutlu MUTLU şutlu olsuuuun :)

14 Mayıs 2012 Pazartesi

teşekkür :)

kaç zamandır kafam bunalmış, karışmış ve gereksiz şeylerle doluydu. üzerimdeki sorumluluklar artmış ve sıktıkça da sıkmıştı. tereddütler yaşadım her ne kadar belli etmesem de. yoruldum da yoruldum. dün de aynı günlerden biriydi aslında. kendimi hem yorgun hissederken kafam bin tane şeyle meşguldü. öğrenci olarak yüklenmek hadi bi nebze ama insan olarak yüklenmeyin bana artık diye bağırasım geldi. erkenden uyudum. bi daha bu fırsatı ele geçiremem dedim. derse de gitmedim. 13 saatlik bi uyku sonunda kalktım ve hala içimdeki sıkıntı ve üstüme gelmeler devam ederken aklım dün gece mail ve msj atan van görl'üme takıldı. koştum hemen tl yüklettim ama sms ve dakka gelmedi. ona da sinir oldum tabi. neyse van görlüm msj attı bu sefer ve sonrasında aradı. tatlı mı tatlı sesini ilk defa duydum ve uzuun konuşmamızdan çıkardım ki az çok tanısam da karşımdakini canlı bile görmesem de direk güven veren güven sağlayan insanlar var etrafımda. benim her daim yanımda olan ve yanımda olduğunu hissetiren sen van görlüm. binlerce teşekkürü borç bilirim. her ne kadar şimdi boş düşünceler gibi gelse de dün geceden beri halime bi nevi ortak olan canım ablam arkadaşım seviyorum seni. yaptığın yorumlar ve benim tutunabileceğim dalları söylediğin için gösterebildiğin için çok teşekkür ederim. benim için çok değerlisin bunu bil. izmir çetesinin karadulu(!) olsan da seni mutlu edicek insan karşına eminim çıkacaktır. yaptığın şeyleri gördükten ve duyduktan sonra tekrar bi saygıyı hakediyosun. bu kişiler kim olursa olsun. sağol canım arkadaşım benim. izmirdeki kapılarıma bi kapı daha kattın. gelmek için büyük bi bahane yarattın benim için. güvenme meselesi bana söylendiği üzere saflık olarak değerlendirilse de ben kendi adıma bu saflığı hiç kaybetmicem. yeri geldiğinde canımı da yaksa da getirilerini gördükten sonra ki seni bana getirdikten sonra ben bişey istemem şikayet de etmem. van görlüm sağol yavrum.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

memleket molası!! gözlere ve gönüllere şenlik ;)

bloguuuum!!! canım benim :) özlemişim keratayı ve sizleri a dostlar ;) biraz uzun biraz kısa bi ara verdim ama nedenine gelince hemen öteyim. tezim vardı ama çok şükür bitti artık. 2 hafta sonra finallerim var ama onu da zamanı gelince düşünürüz ;) neyse bu arada geçen hafta sonu memlekete gittim. annemi babamı o tatlı atışmalarını hacıyla sultanı (ananem ve dedem) pek bi özlemişim. abisinin  ablası sıpamı da özlemişim zaten oh mis oldu bi nevi. tabi güya kısa bi tatil geçiricem ama götümü 2 dakka koydum mu diye sorun. yooook valla. o piknik senin bu gezme benim dolaştım dolaştırıldım. evde oturmak istediğime kimseyi inandıramadım. dinlemediler bile len :D neyse gezdim yedim içtim herkesle hasret giderdim ama çok yorgun döndüm buraya. 2 gün önce de tez bitirme adı altında sabah 5 de yatıp 6.30 da kalkınca ve 9daki ders için koştur koştur eve gel sonra çık okula git olunca işler iyice walking dead olmama sebep oldu. haaaa tabi öneml bi detayı da atlamamak gerek. ablamla birlikte döndüm ankaraya. :) yeni bi eğitimde ve yeni bir kuruluş olan ÇİM'de görevli bi psikolog kendisi artık ya da eğitim sonrası en azından öyle olacak sıpam :) neyse sevgili abla trafiği de baya bi yoğun olunca sorumluluklar dublenin de dublesi oldu. bu haftayı kazasız çıkardım ya bu durumda helal bana :D bi daha alkış isterem bunun için ;)

neyse herbir halt oldu bitti ama memlekette başıma geleni anlatmak istiyorum. daha önce başıma gelse tamam derim nays hatta ama şimdi olunca bi noliy oldum tabi. bizim apartmanda ailemle de içli dışlı bi abi oturuyo. 27 28 yaşlarında. avmde teknolojiyle alakalı bir bir firmanın mağaza sorumlu müdürü. zamanında ağzmın suyunu akıtan cinsten ;) neyse bu gereksiz bilgiden sonra olaya geçiyorum. cumartesi günü piknikten döndükten sonra annemi aramış ve panda evdemi evdeyse dışarı çıkalım biz onla demiş. benim de biletimi ayarlamam gerekiyodu. onla meşguldüm. neyse aradıktan bi 10 dakka sonra çıktı geldi bize. oturduk sohbet muhabbet falan. tamam herşey iyi hoş da bu sefer adam bi başka bakıyo bana. allahalla diyorum içimden. tamam yakışıklısın zamanında seninle ilgili aklımda ne fanteziiler kurmuştum diyorum ama şimdi olmaz yavrum bunun için geç diyorum ama bakışlarından da bi anlam çıkarmadan edemiyorum. saat gece 2 olmuş hala muhabbet ediyoruz falan. sonra bi an ağzımdan "canım kokoreç istediiiğ" çıktı ve pat diye hadi gidelim  hem de dolanalım dedi teknoloji müdürümüz :D tamam dedim ben de. canıma minnet. aldım cüzdanımı çıktım. arabaya binesiye kadar konuşamaya devam tabi. ama işler burda koptu tabi. 10 saniyelik bi arada konuşurken sürekli sikiyle oynadı ya. allahalla diyorum noldu buna. hani kaşıma değil bence bildiğin okşama kıvamında :D sürekli dikkatimi de çekti tabi böyle yapması. kaçamak bakışlarla baktım bende bol bol ;) bütün yol boyunca da sus pus oturdum açıkçası yaptığından sonra. yolda da aynı şekilde devam etti. hem araba sürdü hem konuştuk. konuşurken el(!) göz koordnasyonu mikemmeldi. tamam beğeniyoruz ailecek ama noliy sana yavrum dedim içimden de :D azdın mı? azdıysan bana mı sulanıyon ya da daha önceki bakışlarımı farkettin de artık hamle yapmanın zamanı falan mı dedin içinden??? anlayamadım gitti. döndük dolaştık kürkçü dükkanı misali eve döndük. asansörle yukarı çıkarken içimden ne olcaksa burda olucak bence dedim ama bi bok olmadı. tam kapıdan çıkarken kendine iyi bak panda bence daha sık görüşmeliyiz dedi. elini omzuma attı bi göz kırptı ve sarıldı. asansör kapısını kapatmadan önce bi daha göz kırptı ve aynı anda yol boyunca yeterince kaşıyamadığı(!) sikini bi daha kaşıdı (bana göre okşadıııı). ben mi safım işaret konusunda yoksa  bi halt yok da  ben yanlış mı düşünüyorum bilemedim ama içimden de nays demeden geçemedim a dostlaaaaar ;) bu olayın sonucu belkim başka bahara belli mi olur :D :P

üstü tozlansa da mim mimdir bea :D

Acemi gay'ım valla çok özür ya cidden özür. Mimi göndereli ay oldu biliyorum ama yavrum anla halimden sende  be :) kıçım sıkıştı tutuştu yandı söndü terledi ama sonunda şu tezi bitirdim. bana bi alkış tutun uleyn :D özledim bide blog dünyasını. arkadaşlarımı dostlarımı sırdaşlarımı. van görlümü (oyumu da verdim burdan söyliyim ;) ) aslancığımı bi gayımı ve yeni yeni tanımaya başladığım insanları. neyse fazla uzatmayayım da blog dünyasına ufak bi arayla geri dönüşümü mimle kutlayayım ;)

efenim öncelikle ödüllere gelelim:
ilk ödülüm BiGay'ıma. ilk blog arkadaşıma ilk ödülü de vereyim deme :) zamanında beni dinledi sağolsun bolca. özellikle sıkıntılı günlerimi ilk onunla paylaştım sağolsun beni hiç yalnız bırakmadı sıcacık dostluğuyla. ŞizoŞems kıyağını da unutmadım ;)
Van görlüm. blog dünyasında daha okuyucuyken tanıştım ben senle aslında ama bundan senin haberin yoktu tabi :) adını hep bi desturla anıyorum aslında şuan. hafiften ablalığından korksam da abla ve dost oldun bana. hala da öylesin. belli bi saygı sınırında ama en eğlenceli yanıyla ;) günaydın msjlarınla içimi huzurla dolduruyosun. seviliyosun bea :D
aslancığım-izmirdeki o gayım ;) yinirsin ki sen :D sanki küçükkenki mahalle arkadaşım misali gibisin. her gün dışarda oynadığım bi arkadaşım misali senle bir araya gelsek yapacağımız munzurlukları düşünmeden edemiyorum :D bence van görlü delirtiriz ama korkuyorum hea accık ;)
günlük ayracım :) senin blogunla da tanışalı baya oldu ;) beni en çok etkilediğin yer ise sabah kızdığın bi olayı yemek yaparak atlatman kendini öyle rahatlatman ;) I lav yemek ve yemek yapmak :D işte bunu seviyorum :D
daha var aslında. haplom, o gayım, yeni tanıdığım acemim, pırasacık, anlatan ve yazan ve anlattıkları bokun yakınından bile geçmeyen bloggerım ve çakma pekkanım ;)

neyse ödüller bunlar. şimdi sıra geldi 7 bilinmeyen denklemime :D
1. küçükken sapsarı olan ben şimdi gapgarayım :D nası olduğu konusunda hiç bi fikrim yok ama sarışın olmak istemedğimi biliyorum yavrular ;)
2. ilkokul 3e kadar her gece yatağımı üşengeçlikten ıslattım. bildiğin şarıl şarıl işedim a dostlar. ki bunun yüzünden kıçıma yemedik iğne kalmadı. hep üşüttüm ve hasta oldum. anam babam helak oldu gece kalkıp işetmekten ama bitti sonunda :)
3. gene küçükkene kıçımın sağ lobunu sobada yaktım. 1 ay boyunca pansumanlı bi şekilde dolaştım ama şuan bişeyim yok en ufak bi iz bilem :D merak edenlerin merakını da giderelim burdan ;)
4. ilk sigaramı 7 yaşında ablamın gazıyla içmiştim. içtim de denmez ama bi fırt alıp da dünyamı karartmıştım 3 saniyeliğine. sonraları sigara içene ve sigaraya ateş püskürtsem de bugün günde 1 pakete yakın içiyorum. saygılarımla :D
5. gay panda lafını ilk sevgilim söylemişti bana. daha doğrusu panda lafını. ordan kalma bişey ama ona dair kendimde saklayabileceğim tek şey bu oldu ve bunu da seviyorum. bu arada beni görenler (van görlüm, bi gayım ve aslancığım) panda olarak da tescillediler. ciddi ciddi bi pandayım şekil şemal açısından :D
6. ilkokul 5 yıllarımda gizlice ablamın günlüğünü okumuştum. çok sıkıcıydı peeeh :D liseli kız tripleri falan amaaaaan demiştim direk. tabi sonrasında çok utandım bundan.
7. o gay bende ve kazuyu çok çok çok çok çok çok çok çok merak ediyorum hea. burdan duyrulur kendilerine ;)

1 Mayıs 2012 Salı

minik bir test yaptılar ve sonuç.... :D

bugün hiç olmadığım kadar eğlendim valla :) sabahtan uyuklayarak geçirdiğim bir derse girsem de öğleden sonra arkadaşlarla takılmak mükemmeldi. sürekli ağrıyan başıma rağmen ve ağrı kesici almama rağmen çok eğlendim. daha 1 saat önce geçti tabi kendileri :/ neyse oturduk uzun süreden sonra geyiğin bol olduğu 6-7 saatlik bir muhabbetten sonra farkettim ki hayatımın doluluğu ve aynı şekilde arakdaşlarımın da dolu bir hayatı olması sadece günlük konuşmalar yapabildiğimiz bir ortam oluşmasına sebep oluyomuş. uzuuun aradan sonra ödev ders tez ve bilimum okul kaynaklı şeyler olmadan konuşmak çok rahatlatıcıydı. arkadaşlarımı özlediğimi farkettim :) ayrılmadan önce tiyatroya gitme planları olduğunu öğrendim ve onlara kuyruk oldum :) tiyatroya gittim uzun bi aradan sonra. özlemişim be tiyatroyu :D abartılı bir oyunculuk sergilediler oyunun konusu itibariyle vve çok güldümm :) tabi selam verilip perde kapanırken de ayakta alkışlayanlardan biriydim açıkçası :) tüm günü arkadaşlarımla geçirmek tiyatro izlemek geyik şamata falan derken saat baya bi olmuş dedik dağılalım :)

haaa tabi dışarda tiyatro öncesi yemek yerken ufak bi teste de tabi tutuldum açıkçası :) testimiz şöyleki 3 tane sevdiğin hayvanı söyliceksin ve neden sevdiğini de açıklıcaksın tabi bunu sırasına göre yapıcaksın :)

neyse benim cevaplarım 1. hamster çünkü çok tatlı ufak elleriyle yemek yiyen uyuyan boncuk gözlü ve tatlı mı tatlı hayvanlar çünkü. hamster bakma konusunda baya bi tecrübem de olduğu için ilk onu söyledim :)
2. ise şu sıralar çok fazla gündemimde olan panda tabi :D pandalar da bana göre tam benlik!! ye iç yat ve bi okadar da sevimli ol :) yav insan sevişmeye bile üşenir mi diyosunuz ama pandalar ve ben (ben arada tabi ;) ) üşeniyoruz :D pandaların zaten soyları tükenmekte bu yüzden :/ ah canlarııııım :D
 neyse 3. olarak da köpek cinsi olarak da havlu köpek olarak tabir edilen shar pei cins bi köpek olsun dedim :) hem yumuk yumuklar hem de çok sevimliler bi de çok hareketli değillermiş zaten hoh işime geldi bilem ilerde evime alıcam diye düşünmüştüm daha önce :)
neyse işte bunları arkadaşa söyledim açıkladım da bi güzel ve testin sonucunda neler olduğunu gördüm :) bence siz de bi deneyin uygulayın bu soruyu kendi üstünüzde. cevaplarınız ister yorumlara yazın ya da mail atın ;) ondan sonra açıklıcam testin sonucunu :D dananın kuyruğu bi dahaki posta canlar ;) 

ha bu arada canım "Rihanna" yeni klibini sonunda çıkartmış görücüye!!!! kaç günlerdir bunu bekliyodum valla ha bu gün ha yarın derken eve gelince facete ne göreyim ortalık yıkılmış :) bilesiniz diye söylüyorum manyak bi Rihanna fanıyım ölürüm biterim!! saygılar ;) aha bu da son klip çevir çevir izle oldum ben!! izlemeden geçeni döverim :D
yiring hepinizi :*