29 Nisan 2012 Pazar

gelecek planları???????

offf valla bıktım ben okuldan kpssden tezden sınavlardan staj seçiminden ve gelecek seçiminden en önemlisi de :/ hepsi bitse bile hemen bi tanesi bile 3 gün içinde gene hortluyolar :( bu sıralar hele staj seçimleri için dellenmekle meşgulüm. 2 tane yetiştirmem gereken take-home exam var tez var ve staj seçmelerim var. şu vakte kadar anlamam lazımdı ama geç de olsa anladım. kpss bebeğim benden umudu kes ayrılmalıyız en acilinden :D ne sen bana girsen ne de ben sana girsem bi halt olmıcak bebeğim gel vazgeç düş yakamdan şimdiden :D neyse zaten sevgilisiz kaldım 1 hafta boyunca. bi de ona dellenmelerdeyim :/ memlekete gitti sevgilim ve çarşamba gelicek. bekle işin yoksa off. özledim özlendim sinir oldum. gel artık çarşambaaaaaaaaa sevgilimi özledim ben bi kere hoh :)

neyse kafam çok karışık ya. çalışan çalışmayan kişiler okuyanlar bana bi yardım edin bakalım. kafam gelecek planlarından dolayı çok karışık. daha okulun bitmesine 1 sene var ama şimdiden yolumu çizip ona göre kararlar almam lazım. şimdi size durum ve ipucuları vericem bakalım onlardan neler çıkarıcaksınız :D

1. aile danışmanı olmak istiyorum. bu hem yüksek yapıp hem de aile danışma merkezinde stajla daha rahat olucak. en azından mesleğim adına okuldan mezun olduktan sonra ne yapmaya karar verdim diye seviniyorum :) aile danışmanlığı sonrası ise aile terapistliği hoh! açılın ben geliyom gay çiftler terapisti ;)
2. okulda yüksek yapmak için ortalama lazım ama benim ortalamam 2.20 :( daha da yükselir seneye diye düşünüyorum ama ya yükseltemezsem? yüksek yalan olur :(
3. aile danışma merkezinde staj yapmak istiyorum ama milletin ortalama tavan yapmış ve ortalamaya göre staj yerine yerleştirilme durumunda gelmezse ne bok yicem ben? aile mahkemesinde de staj yaparım ama onu da herkesten çok duydum valla. o da ortalamadan gelmez. hoh :(
4. kpssden umutlu değilim. tamam 25le bile bakanlığa atanıyoruz ama sonuçta çok uzak ve farklı bi yere gitmek istemiyorum. buranın insanının soğukluğuna alışasıya kadar bile baya vakit geçti açıkçası. tamam gittim diyelim ama gene kpss çalışcam ve egeye kaçıcam ya da 100 çekip tekrar buraya gelicem ( ki o çoook zor açık kadro bile yok ankarada :(( ). tmm gitmedim kpsseyle diyelim eee ya ankarada kalıp özele giricem ve gene kpss çalışıcam ya da anamın evine dönüp orda özel bi yere giricem ve kpss çalışmaya devam edicem. işte tüm bu 3 olasılığı düşününce aklım karışıyo valla :/

hadi herşeyi geçtim de ben kpss sonrası ne yapayım? bi yere atanayım da sonra gene kpss mi çalışayım, yoksa ankarada çalışıp bekleyeym mi, yoksa memlekette anamın dizinin dibinde hem çalışıp hem kpss ile güreşeyim mi? ya da sevişebilirim ;) tabi tüm bunlar olurken benle sevgilim arasındaki (inş uzuuuun mu uzun olur ;) ) ilişki nolucak? pehey ne çileli başım varmış. her bi halt götüme kaçmasa olmaz zaten :/ dellendim gene! 2 dakka kafam rahat etsin ya başka bişey istemiyom valla bak canım benim :D duygulara tercüman :


dipinot: burdan bana msj atıp da atasözünü anmamı sağlayan ve yerine getiren aslancık ve biricik kankısı olan  prensesi eshefle anıyorum! "eşşeğin aklına karpuz kabuğu soktunuz!!" hadi bakalım gece gece dondurma yicez biz diyip de pandaaa diye anan arkadaşlarım sağolun. kıçını kaldırmadan yaşayan ben şuan dondurma hayal edip kendi salyamda boğuluyorum :D ok kib by :*

24 Nisan 2012 Salı

sevgiliyle haftasonuuu :)

en son yazımda sevgilime yönelik problemlerim olduğunu yazmıştım. yani yazının öyle bişey anlatması gerekiyodu. neyse perşembe gecesinden başlayan sevgiliyle haftasonu durumu çok güzel sonuçlar verdi açıkçası. sürekli dipdibe olmak 4 gün boyunca bilikte uyuyup birlikte kalkmak kahvaltı etmek sarmaş dolaş film izlemek falan... mikemmeldi diyebilirim. 4 gün boyunca da maillerime bile bakamadım tabi. blog desen komple yalan oldu. bişeyler olmuş da neyse diyorum içimden neyse...

birlikteliğimizden beri sevgilime yemek yapma konusunda övünmüştüm ama bi türlü fırsatım olmamıştı yapmaya ve haftasonu bol bol yemek yapıp yedirdim. hem çenesinden kurtuldum hem de mideler bayram etti :) 2mizde çatlıcak konumda yatağa serildik hep :D cumartesi gecesi tavuk yatağında domates soslu mantar yaptım ve hem yemek olarak hem de sonrasında öpçük olarak baya bi doydum dyebilirim. burdan o ünlü sözü anmadan geçemiycem : "erkeğin kalbine giden yol midesinden geçermiş ;) " deneyin vallla yavrular sizde. hatta canınız çeksin diye de bi foto koyuyorum hoh :D


bu fırından çıkarmadan önce kaşarları üzerine serpip erimesini beklemeden 5 dakka önceki hali :) ağzınızın suyu aksın layn!!!
son hali ise...

kuskusla servis yapıp yiyin bence. ben öyle yaptım sevgilim kuskus yap bana dedi ki gayet de güzel bi seçim olmuş. ohhh afiyetlen yedik ;) (tarifi isteyenler mail atsın hemmen anlatırım itinayla ;) )

bu arada sevgilime 4 gün yemek yapıp da üstüne bi blog açma teklifi aldım burdan da duyuruyorum ey millet :D sevilim bana yemek ve tarif blogu açıcakmış öyle söyledi. bende ben bilmem beyim bilir modunda tamam bey dedim direk ama pek bi sevindim :D tabi benim blogumdan haberi yok gay panda olanından yani. o yüzden de bakalım 2 tane blog idare etmek nası olucak emin değilim açıkçası. neyse ya ben bu haftasonunun ölümüne güzel geçtiğini bilirim arkadaş. her türlü şeyi yaptık. tavla oynamalar birlikte bulaşık yıkamalar falan. hiç bişeyi atlamadık. sabah ereksiyonları da buna dahil :D pazar günü odama laf etti ve ben burayı adam ederim dedi ve odamı  düzene sokmayı başardı sevgilim :) son halini gördükten sonra baya büyük bi odam varmış lan dedim içimden :D at koştururum oluuuuum dedim ve baya bi şaklabanlık yaptım sevgilime de :) pazartesi de onun okuluna gittik işte içeri gizlice soktu beni kimliğini vererek. layn bizim okul dağ başında ama sizinkisi bildiğin köy dedim ona da. bi kampüsü yürüyerek 15 dakkada bitiriyoken onların kampüs hayvan gibi bişey. bi yerden bi yere yürümek 15 dakka alıyo. koca kampüs bi 45 dakkaya anca biter bence bi uçtan bi uca :D neyse yavrular daha detaylar var ama onlarda kalsın işte yorgan altı ayıp şeyler bi ton. siz şimdilik böyle bilin derim ben ;) yedik içtik uyuduk sarıldık oh mis!!! bu haftasonu bana güzeldi leyn :)

bu arada bu akşam beni arayıp da o güzel kalın tok ve bi okadar da kibar konuşmasıyla gönlümü şenlendiren   BiGay "şizoşems" şiirini okudu. çok mutlu oldum açıkçası. ha şiir çok komedi aslında ve ben çok eğlendim. bigayım çok teşekkür ederim. akşamım güzeldi ama sayende hem güzel hem de eğlenceli bi hale dönüştü ;) bi selam verip de karşılığında şiir dinledim ya işte adam bu dedim. adam gibi adam ;)

p.s. şiiri okuduktan sonra aman bu neymiş demeyin. bigayımın sesiyle daha da güzel ve eğlenceli bi hal alıyo emin olun ;) istek şiirlerinizi de bigaya iletin o okusun. itinayla şiir okur benim yavrum ve herkeşten de güzel okur hoh!!

20 Nisan 2012 Cuma

...

canım sıkkın! kelimeleri tartarak konuşmak, hitap bile etmeden cevap vermek ve soğukluk... en çok koyan da bunlar ya bana :( sen benim sevgilim değilsin de başka birisi misin sanki? offf!

19 Nisan 2012 Perşembe

patlak teker

kendimi bu sıralar patlak teker gibi hissediyorum :/ sanki her an kendimi yarı yolda bırakabilirim ya da her an yarı yolda kalabilirim gibime geliyo. yoruldum! saatlerce uyusam da dinlensem de vücut yorgunluğum geçse de ben kendimi yorgun hissediyorum. her an yarı yolda kalıcak gibi ya da yoldan çıkıp bi uçurumdan uçucak gibi...

herkesi her türlü ihmal ediyorum. bu kardeşimden sevgilime, blog arkadaşlarımdan aileme kadar olan herşeyi kapsıyo aslında. ne kadar iletişim olarak elimde bi ton imkan varsa da iletişime bile geçemiyorum. yoğunum biliyorum ama bu beyin yorgunluğuyla birleşince iyice kötü oluyorum. şuan sadece tez bitsin ödevler bitsin ya da işlerim bitsin diye çabaladığım bi dönem ama her daim bişeyleri bitirmek için bile elimi hep taşın altına koyanın ben olması sinir bozucu ki o kadar insan olmasına rağmen. nereye kadar gidicek bu durum bilmiyorum ama sadece bitsin diye kendimi bu kadar yıpratırken ben ne kadar yıpranıyorum bi onu biliyorum. bu gözle görülebilen bi gerçek aslında. neyse şuan patlak bi tekerim bunu biliyorum ama bu patlak tekerle nereye kadar gidicem nereye kadar devam edicem ya da ne zaman bi uçuruma sürüklenicem onu hiç bilmiyorum.

vakit ayıramadıklarım, görüşemediklerim ve ilgilenemediklerim, burda hepinizden özür diliyorum. her ne kadar şuan elimden sadece özür dilemek gelse bile gene de özür dilerim.

12 Nisan 2012 Perşembe

endişe ve sinir :/

bugün bi post yayınladım güya ufak bi sıkıntıyla ilgili ama yani akşamki aldığım haberin etkisi daha fazla. halama gittim akşam yemeğe. yemeğin ortasında geçen konuşma:

Hala: işte köyde de gülüyoduk eğleniyoduk falan gayet güzeldi. aman neyse babanın verilmiş sadakası varmış.
Panda: ..............................................? verilmiş sadakası derken?
H: baban kaza yaptı ya onu diyorum.
P: ne kazası??
H: senin haberin yok mu?
P: hayır...
H: aha büyük bi pot kırdım ozmn.
P: ...........................................................!?
H: sana söylemediler mi?
P: neyi hala? ne kazası?
H: baban denizliden dönerken arabayla kaza yapmış.

işte muhabbet aynen böyle oldu. 5 dakka öncesinde mutlu mutlu yemeğimi yerken bi anda kaşık çatal elimden düştü. aniden ateş bastı. kafamdan kaynar sular döküldü. kaldım öyle 5 dakka. halamın sesi arkadan ve boğuk boğuk gelmeye başlamıştı. iyi iyi diyodu ama aklıma o an babamla 1 haftadır konuşmadığım gelmişti. sesini bile duymamıştım annemle konuşurken. hiç hemde. acaba hastanede mi diye düşünüyorum. annem de hiç bişeyi belli etmemişti eğer böyle olduysa da. yav hadi vizeler zamanı söylemediler ama üstünden 1 hafta geçmişken ailemizin dışı ki epey bi dışı olan halamdan hem de hafif sırıtarak böyle bi haberi almak hem üzdü hem sinirlendi. kalktım masadan direk. hemen annemi aradım. açtı telefonu canlı bi sesle. direk soramadım kaza mı yaptı babam diye ama arkadan sesini duydum biraz rahatladım. sonra hiç bişey çaktırmadan babamı istedim telefona. babamla konuştum biraz havadan sudan. sonra sesinin iyi olduğunu duyunca bişey belli etmeden kapattım. gittim gene masaya oturdum. 1 saat bile dayanamadım çıktım sonra ordan. annemleri arasam tekrar söylemezler bişey diye düşündüm. ablamı aradım ben de direk. ona pat diye söyledim sordum olayın aslını detaylarını. o da bütün olanları anlattı. babam denizliden dönerken yolda lastiği patlamış ve babam arabayı frenlemeye kalkınca da araba sağa çekmiş. o an toparlayamamış ve şarampole girmiş araba. neyseki babamda bişey yokmuş ama arabanın ön taraf ve cantlar gitmiş. sınavlarım olduğu için bişey söylememişler ama tabi meraklandım ben. ablamla telefonu kapattık direk annemi aradım. arada da sevgilime msj attım eve geçiyorum diye. o da soğuk bi msjdı bişey mi oldu demiş. bende iyi değilim konuşuruz dedim. annemi aradım direk. annemin telefonunu babam açtı. onla konuşmaya başladım işte. babam da tüm detayları anlattı. bişeyi yokmuş babamın. emniyet kemeri takılıymış. araba şarampole düşünce yol kenarındaki bi tarlanın içine girmiş. kalan kısım da anlattığım gibi zaten. doktora gittin mi dedim ama 10 gün geçmiş ve doktora da gitmemiş. muayene de olmamış hiç bi şekilde. gerçi 10 gün içinde allah korusun bi problem olsa çıkardı dedim içimden ama babama git diye de ısrar ettim. neyse babam söylemedik söylemicektik de dedi. halan mı yumurtladı dedi. ben de evet dedim. neyse baya bi konuştuk babamla. her detayı almazsam rahatlayamıcaktım. her detayı sordum rahatladım biraz. sonra annemle konuştuk. tabi olanların üstünden geçince herkes biraz dalga havasına geçmiş ama ben ilk duyduğum için atamadım o panik duygusunu herşey şuan normal olsa bile. neyse annemle de konuştum. rahatladım. sonra sevgilim bi panik aradı. bi fasılda onla konuştum. ilk olayı anlatmaya başlayınca geleyim hemen dedi durdurdum onu da zorla olsa da.  neyse işte olaylar böyle. yarın ola hayrola diyip uyumak istiyorum artık. bugün bitmeli en acilinden. kafam kazan...

11 Nisan 2012 Çarşamba

ehh beee!

okuyucular blogırlarr :) vizeler sonrası rahatlamak gibi bişey yok ya. sağ salim atlattık hepsini ama inanamıyorum geçip gittiğine. neyse bakalım vizeler sonrası hafta sonunu da çıkardık rahatça ve pazartesiyle birlikte okul kabusu başladı gene :/ vizeler dönemiyle de askıya aldığım görmezden geldiğim ilgilenmediğim herşey bir anda patlamaya başladı. tez, arkadaşlıklar, ödevler... tez işi zaten arkadaşlıkla bağlı bi durum. 6 kişilik tez grubunda 1 kişi iş yapmayınca ve artık iletişimi bile kesince hem sinir katsayınız hem de sorumluluk katsayınız  yeterince artabiliyomuş onu farkettim. aksayan işlere koşturmaca, hocalara dert anlatma falan derken bi yerden sonra kayışı koparıp motoru boşa çalıştırdığınız bi vakit geliyo tabi ama bunların şu 2 günde olması da baya bi darbe niyetine biniyo üstünüze :( sıkıldım artık tezden de tezin sıkıntısından da tez yüzünden arkadaşlarımdan arkadaşlıklarımdan olmaktan da. tüm hayatım sanki buna bağlı diye düşünüyorum ama kıytırık bi lisans tezini kim napıcak biz niye bu kadar kasıyoruz diyorum içimden ama böyle demem de ne beni ne de arkadaşlarımı rahatlatıyo. aslında 6 kişi olarak herkes durumun farkında ama artık kelimelerin tükendiği yere geldik. sıkıldık bunaldık. iş paylaşımının pek eşit olmaması da bunu tetikliyo tabi. 

az önce arkadaşımla gürültülü bi otobüs yolculuğu sonrası evlere dağılırken konu gene tezden ve arkadaşlıklardan açıldı. arkadaşım ise bana bu aralar çok sorguluyorum arkadaşlıklarımızı dedi. ben de sordum eğer benle ilgili bişeyse konuşmak isterim dedim. pazartesi yetiştirilmesi gereken bi ödev vardı ama bölümden bi yarım akıllının uydurması yüzünden baya bi tutuştuk tabi. normalde pazartesi verilen bi ödevdi ama işte kimden çıktıysa artık pazartesi öğlene kadar verilmesi gerekiyo söylentisi almış başını gitmiş. benim kısmım yarımdı ve bende okulda halledicektim. 11 gibi okula geçerken bi msjla kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. ödev öğlene yetişmesi gerekiyomuşmuşmuş! tutuştum tabi bende. okula gittim ödevi hazırla bitir çıktı al falan derken saat 1 oldu ve yetiştirdim ödevi. meğerse öyle bişey yokmuş hocadan öğrendim sonradan bunu. tabi 3 arkadaş bana sinirlendiler ama hiç kimsenin haberinin olmadığı bişey için beni suçladılar. işte bugünkü konuşmanın ve arkadaşımın bana söylediği şeyin nedeni bu olay. bugün bana seni arkadaş olarak çok seviyorum ama sana güvenip güvenmediğimi bilmiyorum dedi. üzüldüm açıkçası. tek bi olaydan kaynaklı ve benim elimde olmayan bişeyden dolayı hem suçlanmam hem de böyle bi laf işitmem ağır geldi açıkçası. kızdım tabi ama kızmak bişey geçirmicekti elime. tamam diyebildim sadece. şuanda da düşünüyorum. güven vermeyen bi arkadaş olmayı nasıl becerdim ya da onlar bunu nasıl düşündüler? aklım orda kaldı. içim sıkıldı.

güven vermemek ya da güven duymamak tek bi olayla sınanabilir mi  ya da tek bi olayın sonucuna indirgenebilir mi? zaten yeterince sıkılıyoken bu durumlara bi de bu çıktı başıma. karşımdakine net bişey söyleyememem ya da kızdığımı belli etmemem ya da en basitinden hayır diyemememden dolayı insanlar beni şamar oğlanına mı çevirmek istiyolar ya da günah keçisine mi bilmiyorum ama bunun içimi acıttığı konusunda eminim. şuan vücut ve kafa olarak yorgun olsam da hiç bişey yapmayı canım istemese de her türlü insanların yanında olup yardımcı olmaya çalışıyoken bencilliğin dibine mi vurayım? bu mudur yani?

neyse daha fazla uzatmak istemiyorum. bu olayların yanında güzel giden şeyler de var tabi. mesela dün akşam yemeğine gelen sevgilim gibi :) yemek yapma olayımı kendisine gösterdim ve güzel bi takdir aldım (sebzeli kremalı tavuk ve mısırlı pilav :D ). bol bol da öpücük yanında tabi :) sonra oturduk sarıldık uzandık. sıcaklığında mayıştım gene. uykumuz da gelince direk yattık. ilk geldiğinden bu yana yanında ilk defa huzurla uyudum. rahat rahat sıcak sıcak... sabah kalkınca da yanımda sevdiğim adamı görmek bana gene bi huzur verdi. erken kalkmam gerekirken beni yataktan çıkartmayan hatta üzerimdeki yorganı üstümden çekmeyen bi sevgilim var işte. yanından gitmemi istemedi :) yanında olmaktan mutlu ve huzurluyum zaten. biraz daha keyif yaptıktan sonra devamsızlık iyice dank etti ve fırladım yataktan.  birlikte evden çıktık. ben okuluma o okuluna...

6 Nisan 2012 Cuma

oturmaya mı geldik!? lelelelelelele :D

öncelikle bu karikatürle başlamak istedim yazıma :) bayılıyorum buna ya :D :D
neyse başlıkla yazının pek bi alakası yok öncelikle onu söyleyeyim. bu yazı vizeler dönemini anlatacaktır. amaaaan sınav anlatcak gaçın diyenler şu dakka da okumayı bırakabilir ama sadece vizeleri anlatcak olsam iyi tamam dicem. neyse yavrular başlayalım bakalım.
vize dönemi ve final dönemi hayatımda stresin en yoğun yaşandığı anlar olarak kalıcak heralde. herşeyde sakinleşebiliyorum ama vizeler zamanı hem sigara hem stres falan gırla gidiyo. neyse çok şükür kazasız belasız atlattık vizeleri :) garip bi hafta oldu vizeler haricinde. sevgilime bu vizeler haftası görüşmeyelim stresim sinirim artıyo bi de senle vakit geçirince iyicene takılıyorum sana dedim. önceleri tamam kabul dese de ki kendisinin de vize haftasıydı sonradan biraz cozutmaya başladı. atarlar falan ardı arkasına geldi bi an. neyse durumu hallettik sakinleştirdik bizim deliyi. geçen cumartesi başlayan ve şuanda bile devam eden gribimsi bi hastalıkla vize dönemini hallettim ya daha da bişey koymaz diyorum. hastalığımın iyice coştuğu anda sevgiliim imdadıma koştu. bi kutu antibiyotik ve gargara getirmiş. 1 saatte olsa görmek ve iyi olduğumu teyit etmek adına geldi. sarıldım öptüm kokladım ve hastalığım az da olsa geçmişken geçirmişken pat diye geri gitti tabi ders çalışayım diye. balık almış gelmiş bana. bi güzel onu yedik. 3 aylık balık hasretim gibi 2 günlük sevgili hasretimde 1 saat de olsa dindi ama panik bi insan olduğum için vizeleri düşünmek daha baskın çıktı. perşembe son vizelerime girdim. bitanemde girdi vizesine. çıktık ve onu okulunun önünden almaya gittim ama baktım ki okulda öle mal mal kanka ayağına oturacağımıza neden bana geçmiyoruz dedim içimden. teklif ettim tamam dedi. gerçi onun okulunu da göresim vardı ama başka zamana dedim artık :) dün akşam üstü güzel bi yemek yedik dışarda. sonra benim eve geldik. film koyalım izleyelim dedik. film arşivimden gene film seçemedi ve bi sayı söyle dedim. 73!!! layn daha önce söylemiştim ben buna. my sister's keeper diye bi film var onu izlemeyelim demiştim ağlamaktan bi hal oluyom yapma falan demiştim. ısrar etse de yok demiştim. dün 73. filme bakmamla kalmam bir oldu. my sister's keeper! layn bilerek mi yapıyon diyorum yooo bitanesi diyo. allahım sen bana oyun mu oynuyon diyom içimden. neyse tamam dedim izleyelim dedim oturduk sarmaş dolaş izliyoruz. 1 saat geçti ve benim sahneler geldi. başladım ağlamaya. bi taraftan da çaktırmamaya çalışıyorum ama olmuyo da. bi ara kendimi unutup napıyo bizim deli uyudumu ki derken kafamı çevirmemle bitanemin gözlerinden inen  yaşları görmem bir oldu. aha dedim bi tek tepki veren ben değilim bu filme dedim içimden :) neyse işte birlikte ağladık gözyaşlarımızı sildik sarıldık bol bol. filmin son 5 dakkasını getiremedik ama. en son 5. dakkada kapattım artık filmi. bitanem de zırzır ağlıyo ben de. gözyaşlarımızdan ekranı net göremiyoz dedim kapatıyom dedim. yeter bu kadar. neyse filmi kapattık ve gittim bitaneme dondurma koydum. 1 kap dondurma öyle mutlu ediyo ki bitanemi onu bayılıyorum bu duruma :) öyle küçük bi çocuğun sevinmesi gibi neşeli neşeli ve bi okadar da iştahlı dondurma yemesi beni benden alıyo. izlemesi büyük keyif :) bi neşeyle yiyo ağzını falan dondurmayla kaplıyo dudağının üstünü falan hep dondurma yapıyo ve temizlemesi de bana kalıyo. öperekten kalan dondurmaları temizliyorum bende :) fantaazi ;) film ve dondurma sonrası saat geç olunca yatalım dedik ve yattık. tabi 3 gün görmeyince bi oynaşmalar bi oynaşmalar yatak içinde sormayın :) duramıyoruz tabi. bi ara o kadar ateşli öpüşmeye başladık ki bi baktım üstümüzdekiler pat diye çıkmış. sıcacık vücudu benim vücuduma dokunuyo. o kadar yumuşak bi teni var ki sanki bebek teni gibi. onun sıcaklığını hissettikçe daha da mutlu oluyorum daha da bi şevkle öpüyorum.
o akşam kafamda hiç sevişme planı yoktu. bitanemi özlemiştim ama 2 sınav sonrası aklım şaşınca ve onunda baba gibi bi sınavı olunca 2 gazi olarak halimiz yoktur diye düşünmüştüm ama hiç de öyle olmadı. ateşli öpücükler önce dudaktan başladı sonra boyna indi. göğüs tarafında biraz oyalanıp aşşağılara doğru indim ve bam! sonrasında bitanem sevişmenin gidişatını ele aldı ve o da aynı şekilde dudaktan başlayıp aşşağıda bitirdi. bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum. o kadar istekli seviştik ki sonrasında halim kalmadı diyebilirim. neyse iş burda bitmedi tabi. başlamışken dururmuyuz? :) yüzümü yastığa doğru çevirdi ve sırtımdan öperek aşağıya inmeye başladı. her öpücüğünün sesini duyabiliyodum. aşşağıya inmeye başladıkça deli oldum tabi. neyse iş asıl meseleye gelince biraz daha ateşimiz yükseldi. burdan bi itirafta bulunuyorum daha önce bi ilişkiye girmemiştim ve bunu zaten sevgilime söylemiştim daha önce. dün gece ilk defa içime girmeyi denedi ve başardı ama sonuçları benim için çok acı oldu. daha önce çoğu kişinin blogundan (yazanlardan tabi) bişeyler okumuştum ilk anal durumları için ama yaşaması ayrı bi olaymış. kendime gelemedim ilk 5 dakka.  nefes almak bile zorlaştı sanki benim için. istedim ama hiç böyle bi durum beklemiyodum hemen alışırım falan diyorum ama olmadı. bitanem de zaten çıktı direk içimden. dalga konusu olabilirim ya da alay konusu olabilirim ama böyle bişeyi yazmak benim için utandırıcı bi olay. yani ilkim ve zor bi olay oldu benim için. burdan bunu okuyanlara sesleniyorum biraz akıl verin millet. neyse devam ediyorum bu küçük nottan sonra. sonra bitanem üste geçti bu sefer ben girdim onun içine. baya gittik geldik :) ama gecenin köründe sesimi çıkarmadan içine boşalmak da ayrı bi güzel oldu :) sonra sevişmenin verdiği rahatlık ve sıcaklıkla sarılarak uyuduk öylece. benim için ilk ama özel bi andı ve bunu sizle paylaşmak istedim. herbişeyi açık açık yazamadım utandığım için ama bu seferlik böyle oldu :) bu arada sevgilimin geldiği o 1 saatlik zamanda hep bu şarkıyı dinledik. sizinle de paylaşmak istiyorum:


neyse millet benden bu günlük bu kadar. yarında sevgilim ve dostum ve kardeşim olan sıpamla dışarı çıkıcaz :) bakalım vizeler sonrası ilk kopuşlar ;) seviyore sizi!!! 
p.s. : pistisim sen demiştin sevişmelerini de okuruz inş diye al bakalım ilk sevişmem :D